Doğal mantarın toplanması, korunması, dikkat edilmesi gerekenler

Doğal mantarlar

Doğal mantarın toplanması, korunması, dikkat edilmesi gerekenler
Mantarlar (Latince: fungi, tekil hâli: fungus), çok sayıda çok hücreli ve tek hücreli ökaryotik canlıyı kapsayan bir biyolojik âlemin adıdır. Maya gibi mikroorganizmalardan, küf ve şapkalı mantarlara kadar pek çok üyesi olan bu canlılar grubu, halk arasında genellikle sadece şapkalı mantarları tanımlamak için kullanılır. Biyoloji alanında mantarları inceleyen bilim dalına mikoloji denir.

Ülkemizin mantar yönünden dünyanın en zengin coğrafyalarından biri olduğunu ama sadece bir tek mantar uzmanımızın bulunduğunu biliyor muydunuz?

SUNUŞ
Kışın ardından özlemle beklediğimiz bahar tatlı yüzünü nihayet göstermeye başladı. Yeşilin tüm tonları, doğanın en güzel renkleri çok yakında bahar yağmurlarıyla birlikte hayatımızı canlandıracak. Etrafını hissederek, gerçekten fark ederek yaşayanlar için çok güzel günler geliyor. Tek yapılması gereken şey biraz rutinin dışına çıkıp doğaya karışmak. Biz öyle yaptık ve çok güzel bir günde doğada işinin uzmanıyla tatlı bir arayışa girdik. Ne mi aradık? Şekliyle, lezzetiyle ve ülkemizde kıymeti çok anlaşılamasa da ekonomik değeriyle doğanın insanlara hediyesini, çizgi filmlerin kırmızı şapkalı evini, yani mantarı aradık.

Kiminle mi?
Ülkemizin tek mikoloğu, yani mantar uzmanı Jilbert Barutçiyan ile. Öğrendik ki çocukluğumuzda resimlerini çizdiğimiz bu sevimli figür; öldüren türleri, zehirlileri ve yenilebilen binlerce çeşidiyle kesinlikle keşfe değer ve bambaşka bir doğa dostluğuna tutku derecesinde kapı açıyor Barutçiyan, mantarları araştırıyor, zehirlenmelerde bilirkişilik yapıyor, seminerler, üniversitelerde dersler veriyor, yazılar yazıyor. 701 (son üyesi de bendeniz) kişilik mantar dostları grubuna da liderlik ediyor.

Efendim, Belgrad ormanında Barutçiyan hocanın önderliğinde hayattan bir gün çaldık. Gerçekten de çok keyifli, eğlenceli, ilginç bir röportaj gerçekleştirdik. Bir mantara ulaşmak için yürüdük, yürüdük, yürüdük. İsterseniz siz de mantar dostlarına katılabilirsiniz ama önce buyurun çuha çiçekleri ve ormanın mis kokusu içindeki sohbetimize…

Bize önce mikolog nedir ve nasıl olunur, bunu anlatsanız?
Mikolojiden gelir. Mikoloji mantarları, onların genetik, biyokimyasal ve taksonomi özelliklerini inceleyen bilim dalıdır. Mikoloji önceleri, mantarların bitkilerle akraba oldukları düşünüldüğü için botaniğin bir dalı olarak sayılıyordu. Daha sonraları yapılan genetik çalışmalarında mantarların hayvan ya da bitki olmadıkları kabul edilmiştir ve böylece mikoloji bir bilim olarak kabul görmüştür. Mikolog da bu işi yapan kişidir, yani mantar uzmanıdır. Bizim ilgi alanımıza giren mantarlar ise doğada 2 mm’nin üstündeki mantarlar.

Bunu da oku :  Kayseri cırgalan biberi

Türkiye’deki tek mikolog olduğunuz söyleniyor.
Dünyada mikoloji sertifikası sadece İsviçre’de Sağlık Bakanlığı tarafından veriliyor. Çok özel eğitimlerden ve yeterlilik sınavlarından geçerek bu uzmanlık sertifikasını alabiliyorsunuz. İsviçre bu konuyu çok önemsiyor. Doğada yabani mantar toplayan herkes bölgesindeki belediyelere başvurarak mantarlarını uzmanlara gösterebilir ve zehirli olup olmadıklarının onayını alabilir. Ancak bu şekilde çarşıda pazarda mantarlarını satabilirler, restaurantlarında tüketebilirler. Ben de İsviçre’de bu kontrolü yapan müfettişlerden birisiydim.

Siz mikolog olmaya nasıl karar verdiniz?
Doğaya olan sevgim yönlendirdi. Ben Boğaz çocuğuyum. Balık avlayarak, denize dalarak büyüdüm. 25 yıl önce İsviçre’ye gittiğimde balıkçılık pek mümkün bir uğraşı değildi ve doğada yapabileceğim işlerle ilgilenirken mantar toplayan insanlar ilgimi çekti. Kendimi mantarların dünyasında buldum. Bir kitap, iki kitap derken servet niteliğinde mantar kitaplarına para yatırmaya, kurslara, seminerlere katılmaya başladım. Bu iş giderek tüm yaşantımı kapladı. Ardından bakanlıktan sınava çağırdılar ve mantar uzmanı ünvanını aldım. Bu alanda çalıştım. Ülke özlemim ağır basmıştı ve oradan da emekli olmuştum. 5 yıl önce dönmeye karar verdim. Gelince önce ülkemin mantarlarını araştırmaya başladım. Bir çok şehri, köyü gezdim. Hemen eğitim vermeye başlamadım, önce bu coğrafyayı ve türlerini tanımam gerekiyordu.

Mantar çeşitleri açısından zengin bir ülke miyiz?
Farkında olmadığımız kadar zenginiz. Burada İsviçre’de, Fransa’da görmediğim çeşitler var. Tahmini olarak 12 bin çeşit mantara sahip olduğumuzu düşünüyorum. Ben bunların 1600 civarını çok iyi tanıyorum. Çeşitte ve miktarda müthiş zenginiz.

Türkiye’de özellikle şu cins çok dediğiniz bir türü, ticari açıdan da bir zenginliği var mı?
Doğada kilosu 3200 euro olan yer altı mantarları var ve insanlar bunu satın alıyorlar. Toprağın altında yetişen, patates biçimli bir mantar ve özelikle İtalya’dan ülkemize giriyor. Bizde de olduğunu düşünüyorum ancak bu cinse ulaşmak ciddi maliyet ve emek. Köpeklerle ve özel aletlerle aranıyor.

Geçen sene Fransa’nın Montpellier Üniversitesi’nden bir haber geldi. “Şu mantarı arıyoruz Türkiye’de var mı? Sadece numune olarak” diye. Belgrad ormanlarında her yer bu mantar ile dolu. Geldiler, masayı donattım şaşırdılar. Amanita Caesarea cinsi, yani Sezar mantarıydı aradıkları. Ülkemizde dolu ve dünyanın en lezzetli mantarlarından birisidir. Yumurta mantarı da diyorlar. Sezar çok severmiş ve ona servis edilirmiş. Bizde beş liraya alırsınız pazardan, Avrupa’da ise ciddi rakamlar ödersiniz. Mantar bizde az yeniyor. Hatta en değerli kabul edilen mantarların çoğunu biz beğenip yemiyoruz. Saray mutfağına da girmemiştir. Köylü karnını doyurmak için yemiştir. Bizde daha çok Kanlıca mantarı yenir. Avrupalı onu önemsemez. Hygrophorus Marzuolus bizde çok olup, halk tarafından bilinmeyen bir türüdür ve çok lezzetlidir. Dünyada da çok ciddi bir fiyatı vardır. Yine İtalyanların meşhur Porçini mantarı bizden çıkar, Avrupa’ya gider. Kurutulur, paketlenir dünyanın parasına bize ihraç edilir. Bizde İtalyan restaurantlarında Porçinili makarna, risotto olarak yeriz. “Bal kadın” diye bir mantar cinsini İsviçre’de iki sepet topladım, gördüler gazeteye çıktım. Kastamonu’ya gidin, üstüne basmadan yürüyemezsiniz bu mantarın.

Bunu da oku :  Yerken dikkat etmeniz gereken 12 yiyecek

Mantarlarla ilgili çok önemli diğer bir konu da zehirli olup olmadıkları
Biz mantarı zehirli ya da zehirsiz diye ikiye ayırmayız. Başta öldüren mantarlar vardır, öldüren mantarların hepsi zehirlidir. Sonra zehirli mantarlar gelir. Bunlar illa öldürecek diye bir şey yoktur. Mantarı yedikten sonra vücudunuzda küçücük de olsa bir sıkıntı oluyorsa, sizi zehirlenmiş sayarız. Çünkü yenen tip mantarların vücuda en ufak bir zararı olmaz. Dolayısıyla mantarları öldürücüler, yenen ve yenmeyen mantarlar diye gruplandırırız. Türkiye’de 15 adet tespit edilmiş öldüren mantar vardır. Mesela adı halk arasında köy göçüren diye bilinen bir mantar cinsi var ki bir tanesini yemek bile ölmek içi yeterlidir. Zehirli mantarların ölümü zannedildiği gibi birden ya da ertesi gün olmaz. Üç gün, bir hafta, 10 gün sürebilir. Hiçbir belirti vermeden ölümler gerçekleşebilir . Yine Belgrad Ormanında bu mantarlardan doludur.

Doğal mantarlar
Bir mantarın yenen ve yenmeyen cinsten olduğunu nasıl anlayacağız?
Mantarları birbirinden ayırmak için bir metot yoktur, sadece çok iyi tanımak gerekir. Bilmediğiniz, tanımadığınız bir mantarı güvenip almayacaksınız. Bazı zehirli mantarlar maalesef halk pazarlarında bilinçsizce satılıyor. Mesela köylüler “eksi memed” diyorlar, görüntüsü beyne benzer bir mantar cinsi pazarlarda satılıyor ve bu mantar pişirildiğinde zehiri buharla birlikte uçuşkan bir madde olarak ortalığa yayılıyor. Bu havayı teneffüs edenleri de zehirliyor. Ayrıca yaygın olarak söylenen hayvanlar yiyor zehirlenmiyor biz de yiyebiliriz, mantar beyazsa zehirli değildir gibi inançlar da yanlıştır.

Bunu da oku :  Hangi meyve Türkiye'de hangi bölgede yetişir?

Zamanınızın ne kadar kısmı mantarın izinde geçiyor?
Çok ciddi bir kısmı, mantar mevsiminde gün ışıdığında başlıyorum, gün bitene kadar arazideyim. Ya kendi başıma ya da meraklısı kişilerle. Grubumuz var, mantar dostları diye. Aşçılar, yemek yazarları, hekimler, kimler yok ki!

Sürekli mantar izi süren birisi özellikle Anadolu’da nasıl karşılanıyor?
İstanbul’da mantar bölgeleri belli ve beni tanıyorlar. Daha çok Belgrad Ormanlarındayız. Ama başka şehirlerde, köylerde araziye çıkacaksam jandarmadan izin istiyorum. Aksi halde define avcısı zannedip peşimden ayrılmayan köylüler de olmuyor değil. Bütün gün mantar arayan bir adam bazen onlara mantıklı gelmeyebiliyor ama çoğunlukla destek veriyorlar.

Mantar toplamak keyifli bir aktivitedir
Yağış olduğu zaman mantar toplanır. Ancak bizim ülkemizde ağırlıklı mevsimi bahardır. Soğuğu sevmez. Sıcak ve yağışlı hava olacaktır. Kastamonu bölgesi mantar bakımından çok zengindir. Mantar toplamak bir spordur, herkes yapabilir. İsviçre’de engelliler bile mantar topluyor. Açık havada, çok rahat yapılabilen spor yerine de geçebilecek keyifli bir aktivitedir.

Toplama sırasında gerekli malzemeler:
1. Kapanabilir ucuz bir çakı,
2. Yayvan bir sepet
3. Yıkamak mantarların lezzetini bozduğu için, girintili yapılarının arasına sıkışan toprak vb. kalıntıları temizlemek için küçük fırça.
4. Yürüyüşe uygun bir ayakkabı, lastik çizme
5. En önemlisi mantarı tanıyan bir rehber.

Mantar nasıl tüketilmeli?
Öncelikle mantar naylon torbaya toplanmaz. Hava almalıdır. En doğrusu sepettir. Naylonda bozulur ve en iyi mantar bile zehirli hale gelir. Bazı satıcılar kuruyor suyunu çekiyor, kiloda hafif geliyor diye poşete koyuyor. Çok yanlış. Ayrıca mantarı yıkamamak, toplarken düzgün toplamak, fırça yardımıyla toprağını , tozunu atmak en doğrusu. Su tadını bozar. Toplandığı ya da alındığı gün pişirmek gerekir, bekleyen mantar bozulur. Hemen tüketilmeyecekse pişirilip bekletilmelidir. (Kaynak: 2009 – Türkiye gazetesi)

Click to rate this post!
[Total: 1 Average: 5]
(Visited 34 times, 1 visits today)

Related posts

Leave a Comment