Genetiği değiştirilmiş organizmalar

Genetiği değiştirilmiş organizmalar, gdo

Genetiği değiştirilmiş organizmalar
Genetiği değiştirilmiş organizma (GDO), genetik mühendisliğinin çeşitli teknikler kullanarak yaptığı müdahalelerle kalıtımsal değişikliğe uğrattığı bir organizma. Bu teknikler rekombinant DNA ya da “rekombinant DNA teknolojisi” olarak bilinirler. Rekombinant DNA teknolojisi sayesinde DNA molekülleri tüpte (in vitro), yani canlı organizmanın ya da hücrenin dışında, yeni bir tür yaratmak üzere bir molekül içinde bir araya getirilebilmektedir. Bu DNA da bir organizmaya aktarıldığında değiştirilmiş özellikleri ya da kendine özgü özellikleri olan bir canlının ortaya çıkmasını sağlamaktadır.

Tarihsel Gelişim
1970’lerde tarımsal ilaçlar ve kimyasal gübrelerin çevre ve insan üzerindeki olumsuz etkileri tartışılmaya başlanmıştır. Bu maddelerden birçoğunun sağlığa zararı kanıtlanmıştır. Ancak bu durum çevre ve insan üzerindeki tahribata engel olamamıştır. Bunun üzerine artan insan nüfusuna besin maddesi ihtiyacı konusunda sıkıntılar yaşanmıştır. Besin maddesi sıkıntısına yeni çözümler aranmasını beraberinde getirmiştir. 1972’de Paul Berg ilk kez genetiği değiştirilmiş rekombinant DNA molekülü üretmiştir. Bir yıl sonra 1973’te ilk kez genetiği değiştirilmiş bir bakteri yaratılmıştır. Bu olay bilimciler topluluğunda bu tür genetik uygulamaların potansiyel tehlikeleri olduğu konusunda kaygılara neden olmuş ve konu Pacific Grove’daki (Kaliforniya) Asilomar Konferansı’nda tartışmalara yol açmıştır. Rekombinant DNA teknolojisini kullanan ilk şirket Herbert Boyer tarafından kurulmuş ve şirket, 1978’de escherichia coli bakterisinin genetik manipülasyon yoluyla, insülin üreten bir türünü yarattığını açıklamıştır. 1983’te dört ayrı ekip genetiği değiştirilmiş bitkiler üzerine çalışmışlardır. 1995’te genetiği değiştirilmiş mısır ekimi yapılmıştır. Sonraki yıllarda bu alanda çalışmaların hızı artarak devam etmiştir. 1998 yılında genetiği değiştirilmiş organizmalar hakkında etiketleme kuralları belirlenmiştir. Günümüzde bu yolla yaratılan mikroplara transjenik ( rekombinant DNA yöntemleriyle kalıtımsal olarak değiştirilmiş) mikroplar, hayvanlara transjenik hayvanlar, bitkilere ise transjenik bitkiler denmektedir.

Bunu da oku :  Tohum savaşlarında neler dönüyor?

Uygulama Alanları
Genetik bilgilerinin uygulamaları kısaca şöyle özetlenebilir:
? Genetik sayesinde, bazı hastalıkların önceden teşhis edilerek önlenmesinde, kişiye özel ilaç ve tedavi yöntemleri geliştirilebilmesinde önemli gelişmeler sağlanmıştır.
? 1970’li yıllardan itibaren insülin hormonu, büyüme hormonu gibi insana özgü gen ürünleri diğer canlılarda sentezlenebilmektedir.
? Koyuna bir insan geni aktarılarak, koyun sütünde bir insan proteinin bulunması sağlanmıştır.
Sazan balığı gibi bazı canlıların daha hızlı büyümesi sağlanabilmektedir.
? Günümüzde, genetik mühendisliği geni bir hücreden diğerine nakledebilmektedir, gen naklinin yapıldığı hücrelerden biri bitki, diğeri bir insan veya hayvan hücresi ya da bir mikroorganizma da olsa. Yani bir böceğin, bir balığın genleri bir bitki ya da mikroorganizmaya aktarılabilmektedir. Örneğin akrebin zehrini üreten gen bir virüse nakledilebilmekte, böcek öldüren bir bakterinin geni de bitkilere nakledilebilmektedir. Tarım ürünlerinde verimin arttırılması, ürünlerin zararlılardan etkilenmemesi gibi çeşitli amaçlarla genetik müdahaleler yapılmaktadır.
? Genetik müdahaleler ile doğada daha önce hiç bulunmayan gen bileşimleri de üretilebilmektedir. (Bir genin farklı bir hücreye nakliyle o hücrenin işlevi artabilir, değişebilir veya salgıladığı kimyasal maddeler farklılaşabilir.) Böylece, şimdiye dek fare, tavşan, koyun, domuz, tavuk, balık gibi birçok hayvan üzerinde embriyonları tek hücre aşamasındayken yüzlerce değişik gen denenmiş ve değişik türler elde edilmiştir. Bu yolla elde edilen yalnızca fare türlerinin sayısı bini aşmıştır.
? Kısaca günümüzde, bir organizmadaki genler parçalanabilmekte, kopyalanabilmekte, üretilebilmekte ve başka bir organizmaya nakledilebilmektedir.
? Genetik mühendisliği bugünkü modern biyoteknolojinin temelini oluşturmuştur. İkisi arasındaki ilişki şöyle açıklanabilir: Genetik mühendisliği bilgileri bir ürün elde etmek üzere kullanıldıklarında, ürün ancak biyoteknolojik işlemlerle günlük yaşamın bir parçası olur. İlk biyoteknoloji patenti 1980’de ham petrolü parçalamak amacıyla genetik yapısı değiştirilmiş bir mikrop geliştiren, yani üreten Dr. Ananda Chakrabarty’ye verilmiştir. Böylece tarihte ilk kez üretilen bir canlı için patent hakkı doğmuştur.

Bunu da oku :  En yaygın GDO'lu ürünler

Ülkelerin GDO’lara desteği ve engelleri
Türkiye
Türkiye’de GDO üretimi ve gıdada kullanımı yasaklanmıştır. Dünyada bu konuda en katı kanunlara sahip ülkelerden biridir. 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu ile GDO ile elde edilmiş ürünlerle ilgili Biyogüvenlik Kurulu karar alma yetkisine sahiptir. Türkiye’de GDO’lu hiçbir gıda ürününe kurul tarafından izin verilmemiştir. Biyogüvenlik Kurulu tarafından bazı yem ve yem hammaddelerinde GDO kullanımına izin verilmiştir. GDO analizleri Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlükleri tarafından yapılmaktır. Avrupa Birliği geneliyle ortak mevzuat uygulanmakta ancak gıdalarda etiketleme değil, kapsamlı olarak yasak uygulanmaktadır. %0,09 orana kadar GDO içeriği bulaşma olarak kabul edilmektedir.

Avustralya
2003 yılının başlarından itibaren Avustralya’nın bazı eyaletleri transgenik bitkilerin yetiştirilmesini engellemekte idi. Ancak 2007’nin sonlarıda New South Wales ve Victoria eyaletleri yasakları kaldırdılar. Güney Avustralya yasakları kaldırmazken, Batı Avustralya Aralık 2008’de yasağı kaldırdı. Tazmanya Kasım 2014’e kadar yasağı uzattı. Queensland eyaleti 1995 yılından beri transgenik bitki yetiştirilmesine izin vermekte ve hiçbir zaman yasak getirmemiştir.

Kanada
2005 yılında Prince Edward Adası’nda (Prince Edward Islands – PEI) bir komite transgenik ürünlerin eyalet içinde yasaklanması için bir tasarı hazırladı. Tasarı kabul edilmedi. Ocak 2008’den beri PEA’daki transgenik ürünlerin kullanımı hızla artmaktadır. Kanada transgenik kanolanın en fazla üretildiği ülkelerden biridir.

Yeni Zelanda
Yeni Zelanda’da GDO’lu ürünler yetiştirilmemekte ve genetiği değiştirilmiş canlı organizma içeren ilaçlar yasaktır. Ancak genetiği değiştirilmiş canlı organizma içermeyen ilaçların satışı yasak değildir.

ABD
2004 yılında Mendocino County, Kaliforniya GDO’yu yasaklayan ilk ilçe oldu. %57’lik güvenle yasak geçti. Kaliforniya’da, Trinity ve Marin ilçeleri GDO’lu bitkiler için yasaklar getirdiler, ancak Butte, Lake, San Luis Obispo, Humboldt, and Sonoma ilçelerinde ise yasaklamak başarısız oldu. Fresno, Kern, Kings, Solano, Sutter ve Tulare gibi tarımsal açıdan zengin ilçelerin uzmanları bu kararı uygulamalarla yok saydılar.

Bunu da oku :  Toprak verimliliği

Zambiya
Zambiya hükûmeti transgenik bitkileri de içeren biyoteknolojik çalışmaların faydalarına karşı farkındalığı artırmak ve eğitim amacıyla toplumun olumsuz düşüncesini değiştirmek kapsamında bir proje başlattı.

Fransa
Monsanto’nun MON810 mısırının kullanımı Fransız hükûmeti tarafından 9 Şubat 2008 tarihinde yasaklanmıştır . Bu ürün Fransa’da izin verilen tek üründü. Korunma önlemleri insan sağlığına etkileri öğrenilmesine göre alınacak.

Brezilya
GDO içeren ürünlerde GDO oranı yüzde 1’in üzerinde ise etiketlenmesi zorunlu.

Arjantin
GDO içeren ürünlerin etiketlenmesi isteğe bağlı.

Almanya, Fransa, Macaristan, Avusturya, Lüksemburg ve Yunanistan’da GDO’suz ürünler “GDO içermemektedir” şeklinde etiketlenebiliyor.

Gen aktarımlı canlılar
Hayvanlar
Gen aktarımı ile hayvanların, olumsuz çevre koşullarına karşı daha dayanıklı olması, en az maliyetle en verimli ürünü vermesi hedeflenir.

Örneğin, daha fazla süt vermesi hedeflenen inekler, floresanslı ışıma yapan (balıklar, domuzlar vs.) hayvanlar bu şekildeki çalışmalarla daha verimli, kaliteli ya da gösterişli hale getirilmeye çalışılmaktadır.

Bitkiler
Pirinç gibi bazı tahılların vitamin değerlerinin artırılması ve bazı sebzelerin uzun süre taze kalmasını sağlamak, bitkilerde gen aktarımının hedefleri arasındadır. Bu şekilde gen aktarımı yapılmış bitkilere transgenetik bitkiler de denir. Transgenetik bitkiler genellikle tarımsal üretimde kullanılır.

Click to rate this post!
[Total: 0 Average: 0]
(Visited 13 times, 1 visits today)

Related posts

Leave a Comment