Denizcilik Terimleri 4

Liman, gemi, kargo

Denizcilik Terimleri 4
Denizcilik; suda bir tekneyi bir yerden bir yere götürme yöntemlerinin tümüdür. Denizcilik bilim ve sanatın bir karışımı sayılır. Denizcilik donanımları ve yöntemlerinin gelişimi kadar, bunlara ilişkin hesaplamalar da bilime dayalıyken, araçlarla gereçlerin ustalıklı kullanımı ve elde edilen bilgilerin değerlendirilmesi bir sanat olarak nitelendirilir. Denizcilik üç genel başlık altında ele alınabilir; görsel durağanlarla yön saptama (kıyıcılık), parakete hesabıyla yön saptama (kompasçılık) ve gökcisimlerine bakarak yön saptama (yıldızcılık).

Saat Açısı : Bir mevkiden veya bir gök cisminden geçen meridyen ile Greenwich meridyeni arasında kalan ve batıya doğru ölçülen açıdır.
Saat Dairesi : Gök kutuplarından ve gök cisminden geçen büyük daire. Saat dairesi gök cismi ile beraber hareket eder.
Sabit Arma : Gemi üzerinde devamlı olarak sabit durumda bulunan direk, çarmık, giz, seren vb. gibi donanım.
Sabit Havuz : Gemilerin alt kısımlarının bakımlarının yapılması için tersanelerde karanın oyularak yapıldığı havuz.
Sabit Praçilera Yelkeni : Kandilisası serenin dörtte birine bağlanan ve tramolalarda karulası aşırılmayan, karulası direk dibine bağlanan yelken.
Saçule : Ağaçtan yapılmış dökmeci kalıplar
Safra : Geminin denize elverişli bir durumda bulunması için zorunlu koşullardan biri olan su çekimi ve dengeyi sağlamak amacıyla gemiye alınan ve gerektiğinde yüksüz olarak da yolculuk edebilmesine olanak sağlayan su, kum veya taş gibi fazla ağırlıklar.
Safra Sarnıcı : Safra suyunun alındığı sintinelerdeki sarnıçlar.
Sağa Devirli Pervane : Kıç taraftan bakıldığı zaman sancak tarafa doğru devreden pervane. Tek pervaneli gemilerde pervaneler daima sancak tarafa doğru döner. Çift pervaneli gemilerdeyse sancak taraftaki pervaneler sağa devirli, iskele taraftaki pervaneler ise sola devirlidir.
Sağanak (Civarina) : Rüzgarın bölümler halinde şiddetli esmesi.
Sağlam Rüzgar : Herhangi bir yönden devamlı surette esen rüzgar.
Sağlık Listesi : Gemi kaptanına liman otoriteleri tarafından verilen ve bulunduğu liman ile seyir istikametlerinde uğrayacakları limanların sağlık durumlarını gösteren liste. Buna Sağlık Patentası da denilir.
Sahil İşaretleri : Sahillere yakın seyreden gemilerin mevki tayin etmeleri için sahillerde bulunan Tepe, Cami, Kule, Harabe vb. gibi alametler.
Sahil Şeridi : Kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki alan.
Sakal : Gemilerin karinalarında meydana gelen yosunlar.
Sakin Deniz : Ayna gibi düzgün durumdaki deniz şekli.
Salaburun : Yelkenlerin gradin yakalarını serene kaldırmak için gradin yakalarına donatılan selviçeler.
Salaburun Astarı : Salaburunların yelkene değdikçe yelken bezini aşındırmaması için yelkenin salaburunlar hizasına dikilen bez.
Saldırmak : Dar sularda demir alırken geminin pruvasını hareket istikametine doğru makine yardımıyla çevirmek.
Salma : Bir geminin başının çevrilerek istenen yöne doğru dönmeye başlayışı, demir üzerinde yatan veya şamandırada bulunan bir geminin akıntıya veya rüzgara tabi olarak yönünün ve mevkisinin değişmesi.
Salma Omurga : Yelkenli bir teknede içerden indirilip kaldırılan “madeni veya ağaç levha. “centerboard”
Salmakasası : Salma omurgalı teknelerde, salmanın hareket edebilmesi için omurga üzerine yerleştirilmiş, genelde kemere yönünde desteklenmiş, birleşik kaplar prensibine göre çalışan düzen, düzenek.
Salpa : Demirin deniz dibinden kurtulması, ağırlığın zincire binmesi anı. Demir vira edilirken demir önce apiko sonra salpa durumuna gelir
Salpa Kürek : Yan yana geçen ve aralarında mesafenin çok az olması durumundaki filikaların küreklerine topaçlarından tutarak lumbarlardan dışarı kıça doğru sarkıtmaları için verilen komut
Salta : Volta edilmiş bir halata boşverilmesi için verilen komut.
Salta Etmek : Gergin bir vaziyette bulunan bir halatı biraz kaçırmak
Saltaborina : Borinaları biraz boşaltmak veya süratle sıçrayıp çıkmak
Salvo : Gemide bulunan topların bir istikamete hep birden ateş etmesi.
Salya : Kullanılacak veya kullanıldıktan sonra artan halatların güverte üzerine sıra sıra uzunlamasına yatırılması
Salya Baston : Cunda yelkenlerinin açılması için serenler üzerinde bulunan cunda bastonlarının serenler üzerinden dışarıya doğru sürülmeleri için verilen komut.
Salya Etmek : Bir şeyi bir taraftan bir tarafa aşırarak çekmek.
Salya Fora : Zinciri ırgata vurmak veya ırgattan kurtarmak için zincirlikten yeteri kadar zincir çıkarmak.
Salyafora Halatı : Salya forada kullanılan birer çımalarına kanca bağlanmış halatlar.
Salyafora Kancası : Salya forada kullanılan birer uçları kancalı diğer uçları halkalı kancalar.
Samura : Gemi safrası.
Sancak : Teknenin pruva-pupa hattının sağ yarısı, sağ tarafı.
Sancak Alabanda : Dümenin sancak tarafa azami olarak basılması için verilen emir.
Sancak Bağı : Sancakları ve işaret flamalarını savlolarına bağlamakta kullanılan bir nevi bağ
Sancak Baş Omuzluk : Pruvadan itibaren sancak tarafa doğru 45 derece istikameti.
Sancak Dolabı : İşaret sancaklarının muhafaza edilmeleri için köprüüstünün veya işaret köprüsünün sancak ve iskele alabandalarına konulan yirmi sekiz gözlü saçtan veya ağaçtan yapılmış dolap.
Sancak Gemisi : En yüksek makamın forsunu taşıyan gemi
Sancak Gönderi : Kıç tarafa güverteden sancağı toka etmek için dikilmiş gönder.
Sancak Kıçomuzluk : Pruvadan itibaren sancak tarafa doğru 135 derece istikameti.
Sancak Savlosu : Sancakları ve işaret flamalarını direklere veya serenlere çekmekte kullanılan 1,5 burgata kalınlığına kadar olan ince halatlar
Sancak Tarafı : Geminin baş tarafına dönüldüğünde omurga hattından sağ tarafta kalan kısmı
Sancakla Selamlama : Seyir halinde veya demirli bulunan bir harp gemisinin, yakınından geçen bir ticaret gemisi tarafından kendi milli sancağının mezestre edilerek selamlanmasıdır. Harp gemisinin bordası istikametine gelen ticaret gemisi milli sancağının mezestre eder. Bunu gören harp gemisi de kendi milli sancağını mezestre ve bilahare toka ederek selama karşılık verir. Sonra ticaret gemisi de sancağını toka eder.
Sansabosa : Fırtınalı havalarda tek demirde yatılırken demirin taraması ihtimaline karşı olduğu yerde atılan ikinci demirin bosaya vurulmamış ve kaloma verilmemiş durumu
Sapan : Makaraların ve tornoların tablaları etrafındaki halat veya demir kuşaklar. Yük almakta veya vermekte kullanılan muhtelif uzunluklarda iki uçları radansalı tel veya lif halatlar.
Saravele : Yelkenin sarılması için verilen komut.
Savlo : Sancak çekmek için kullanılan 1,5 burgatalık ince halat
Savruntu : Sert rüzgarların dalgalar üzerine çarparak su zerrelerini duman halinde kaldırıp, savurması
Sefaini Harbiye : Harp maksatları için yapılmış her sınıf tekne
Sefaini Ticariye : Yolcu ve her cins malzeme taşıyan gemiler
Seğirdim : Bir cihazın veya topun herhangi bir kuvvet tesiri sonrasında eski haline alması sırasındaki hareketi
Selamlama : Donanma gemilerinin limanları ziyaretlerinde veya devlet ricalinin, Donanmayı ziyaret ve denetlemelerinde belli protokol kurallarına uygun olarak icra edilen selamlama şeklidir. (Top atışı, çımariva, boru ile düdükle vs.) Bu uygulama denizde karşılaşan gemiler arasında da, kıdem esası dikkate alınarak uygulanır.
Selviçe : Yelkenli bir gemi armasındaki hareketli halatlar.
Selviçe Boncuğu : Selviçelerin donatıldığı tek delikli boğatalar.
Sephiye : Bir cismin su üstünde durmasını sağlayan yüzdürücü kuvvettir.
Serdümen/Dümenci : Gemilerde veya teknelerde dümen tutan personel
Seren : Direkler üzerinde yelken açmak için ve işaret çekmek için yatay olarak bağlanmış gönder.
Seren Vardevelesi : Yelkenlerin seren yakalarını serene bağlamak için serenin bir cundasından diğerine kadar seren üzerindeki mapalardan donatılan halat veya demir çubuklar. Yelkenleri sarmak üzere marsipetlere basan personel elleri ile serenin vardevelesine tutunurlar.
Seren Yakası : Yelkenlerin serene bağlı üst kısımları. (matafyon yakası).
Seyftivalf : Emniyet valfı
Seyir : Bir gemi veya deniz aracının bir mevkiden gidilmesi istenilen diğer bir mevkiye emniyetle götürülmesi.
Seyir Defteri/Jurnali : Gemi jurnali.
Seyir Fenerleri : Gemi ve deniz araçlarının seyir halinde bulundukları zaman çekmek ve yakmak zorunluluğunda oldukları “Denizde Çatışmayı Önleme Tüzüğünde Belirtilmiş” fenerler.
Seyir Jurnali : Bütün gemilerde seyirde ve limanda bulundukları süre içinde olayların ve önemli işlemlerin günlük olarak kayıt edildiği kaptan tarafından veya yetki verilen personel tarafından tutulan ve denetlenen hukuki geçerliliği olan bir kayıt defteridir. Bu defterler ilgili makamları tarafından onaylanmış olarak gemilere verilirler.
Seyir Kamarası : Seyir ile ilgili hesapların yapıldığı, içinde harita masası ve dolapları (folyo dolapları) ile lüzumlu neşriyatın ve seyir malzemelerinin bulunduğu köprü üstünün gerisindeki kamara.
Seyir Yardımcıları : Deniz fenerleri, ışıklı şamandıralar, radyo sinyalleri, görünür seyir işaretleri ve elektronik mevki koyma tesis ve istasyonları gibi gerek milli gerek milletlerarası standartlara göre gemilerin seyir ve emniyet kolaylığına yardımcı olan tesis ve araçlar
Seyretmek : Denizde bir istikamete doğru gitmek, seyir halinde olmak
Sığ Su : Denizin (genellikle sahil kısmına yakın) herhangi bir kısmında teknelerin seyretmelerine uygun olmayacak şekilde az su bulunan pek derin olmayan yerler
Sığlık : Derinliği az olan ve gemilerin seyretmeleri tehlikeli olan yerler
Sıvırya : Filika hamlacılarının arkalarındaki ve pruvacılarının önlerindeki kürekçiler. (Hamla sıvıryası, pruva sıvıryası); Herhangi bir işe ara vermeden devamlı yürütmek.
Siğil : Herhangi bir cismin altına bir şey sürmek için veya yara savunma malzemesi olarak kullanılan bir tarafı yontulmuş ve sivri ağaç takozlar
Silistre : Lumbarağzında selamlama veya gemi dahilinde yapılacak anonstan önce dikkati çekmek maksadıyla kullanılan kemikten veya madenden yapılmış tiz ses çıkartan bir cins düdük.
Silongo : Cunda yelkenlerinin serenini, cundalarından kaldıran kandilisa.
Silyon Feneri : Gece ve karanlıkta, gemilerin seyir halindeyken pruva ve grandi direkleri cundalarında yaktıkları ufkun 20 kertelik bir sahasından berrak havada en az 5 milden görülebilen ve pruvadaki grandiye nazaran daha aşağıda olan beyaz renkli fenerlerdir.
Simofor : İki gemi veya sahil istasyonu arasında kısa gönderli dört köşe sancaklarla yapılan görünür muhabere usulü.
Sinar : Kalafatçıların armuzlara üstübü sıkıştırmakta kullandıkları bir çeşit demir siğil.
Sintine : Gemi makine ve kazanlarının bulunduğu kısmın zeminin altında, genellikle ambar güvertesinin altında kalan ve gemi içinden sızan sularla makine ve kazan dairelerinden akan yağ yakıtların toplandığı en alt kısım.
Sintine Tulumbası/Pompası : Sintinede biriken sıvıların boşaltılması için kullanılan tulumba/pompa
Sis İşareti : Siste seyir halindeki gemilerin birbirlerine durumlarını belirtmek üzere düdükle verdikleri işaret.
Sis Kampanası : Demirde veya şamandırada yatan gemilerin siste mevkilerini belirtmek için çaldıkları kampana.
Sisal Halat : Manila halattan çekme gücü daha zayıf olan bitkisel halat.
Siya : Filikalarda kürekleri baştan kıça doğru hareket ettirmek
Siya Etmek/Siya Kürek : İleri yolla giden bir filikanın durdurulması maksadıyla küreklerin ters tarafa doğru çekilmesi
Soğra [Sokra] : Armuz kaplamada, kısa gelen kaplama tahtalarının uçlarının birleştiği yerdeki çizgi.
Soluğan : Uzun mesafelerden gelen fırtına sonrası ilerleyen dalgalar
Su Çekimi : Geminin su kesimi ile omurgası arasındaki dikey mesafe. Su çekimi miktarını göstermek üzere baş ve kıç bodoslamanın her iki tarafına rakamlar konulur, bu rakamlara kana rakamları denir.
Su Ürünleri : Denizler, iç sular ve suni olarak yapılmış havuz, baraj, gölet, dalyan ve çiftlik gibi tesislerde tabii ve suni olarak istihsal edilen, yetiştirilen su bitkileri, balıklar, süngerler, yumuşakçalar, memeliler, sürüngenler, kabuklular gibi canlılarla bunlardan imal edilen ürünler.
Sualtı Tüfeği : Sualtında balık avında kullanılan lastik veya metal yaylı, gaz veya hava basınçlı tüfekler.
Suga Etmek : Vira edip sıkıştırmak. (Suga kastanyola, suga cıvata vb).
Sugari Etmek : Irgat fenerine vurulmuş olan halatın ihtiyaç halinde gevşetilerek akıtılması. Bu terim yerine kaçır terimi de kullanılır.
Suhattı : Teknenin gövdesinde, ıslak yüzeyle kuru yüzeyi arasındaki çizgi.
Suyu Suyuna Demirlemek : Bir geminin çektiği su derinliğinden biraz fazla derinliğe kadar gelip demirlemesi
Sübye : Hafif işlerde kullanılan ve yalnız herhangi bir ağırlığın aksi tarafa çekilmesine yarayan bir donanım
Sübye Armalı : Direklerinde seren yelkenleri olmayıp sadece yan yelkenleri bulunan tekneler.
Sülyen : Yeni konulan, veya raspa edilerek temizlenmiş olan çelik veya demir saçlar üzerine koruyucu olarak sürülen genellikle kırmızı renkteki astar boya
Sürme İskele : Birbiri üzerine aborda olmuş gemiler arasında gidip gelmeyi sağlamak üzere uzatılan enli tahtalardan yapılmış iskele
Sürme Omurga : Salma omurga da denilebilir. [Ana omurga bedenine açılan bir yarıktan aşağı yukarı hareket ettirilebilen tahta veya madeni levha şeklindeki omurga olup yelkenli teknelerde yelkenle seyir anında devrilmemek veya rüzgar altına düşmemek için kullanılır]
Sürüklenmek : Herhangi bir sebep dolayısıyla hareket edemeyen teknelerin rüzgar ve akıntıya tabi olarak mevki değiştirmesi.

Bunu da oku :  Denizcilik Terimleri 2

Şaft : Gemi makinelerindeki krankın çevrimsel hareketini pervaneye ileten çelikten yapılmış silindir şeklindeki çubuk.
Şaft Bodoslaması : Üzerinde şaft kovanı bulunan bodoslama.
Şaft Göbeği : Pervane şaftının çıkması için bodoslama üzerine açılan delik
Şaft Kovanı : Şaftın dönmesi ile bodoslamanın aşınmaması için şaft göbeğine geçirilen kovan.
Şaft Yatağı : Şaftın gemi içinde üzerine oturduğu ve döndüğü yataklar.
Şaft Yolu : Makine dairesinden şaft göbeğine kadar olan ve bir insanın rahatça hareket etmesi gereken genişlik ve yükseklikte olan su geçirmez kapalı yol.
Şali : Milli sancaklarla işaret sancak ve flamalarının yapıldığı yün kumaş.
Şalopa : Filikadan büyük kürek ve yelkenle hareket eden tekne veya liman içinde malzeme taşımakta kullanılan küçük tekne.
Şamandıra : Kullanılış şekline göre değişik biçimlerde yapılmış ve su geçirmezliği temin edilerek yüzme kabiliyeti arttırılmış saç veya ağaçtan yapılmış sarnıçlar. Kullanıldıkları yerlere göre demir, sis, palamar, fener şamandırası gibi isimler alırlar.
Şamandıra Ücreti : Şamandıraya bağlanan gemiler tarafından liman başkanlıklarına ödenen ücret.
Şapka : Direklerin üst uçlarına geçirilmiş yuvarlak tabla.
Şapka Kırmızısı : Gemilerin en yüksek yerini belirtmek için şapka üzerine veya şapkaya yakın bir yere konulan ve ufkun her tarafından görülebilen kırmızı ışıklı bir fenerdir.
Şat : Mavna gibi eşya naklinde kullanılan büyük duba
Şemsiye Demiri : Şamandıraları sabit tutmada kullanılan iç tarafları boş yarım küre şeklindeki demirler
Şeytan Çarmıhı : İki halat arasına ağaç basamaklarla yapılan bordadan sarkıtılan merdiven
Şıkka : Halattan örülmüş ağ.

Tabla : Makaraların dış yüzeylerini oluşturan bölüm
Tadilat : Değişiklikler, değiştirme, değişiklik.
Tahlisiye : Kazaya uğrayan gemilerin yolcu ve personelini kurtarma işi.
Tahlisiye Sandalı : Tahlisiye işlerinde kullanılan tüm gemilerde bulunan özel sandal.
Tahliye : Bir geminin yükünü boşaltması. Bir bölmede biriken suyu dışarı basmak.
Tahmil : Bir gemiye yük yüklemek.
Takatuka : Sigara külü silkmek için kullanılan bakır veya çinko yahut teneke kapalı kutu.
Talazlık : Postaların üstleri ile kaplama tahtalarının en üstünde bulunan kaplama tahtasının üzerine konulan tahta
Talim : Muhtelif gemi hizmetlerinin görülmesi için personel tarafından yapılan eğitim
Talim Başlığı : Eğitim için atılan torpidolara koşulan başlık
Talvek Hattı : Boğazlarda veya iki ülke arasındaki deniz mesafesinin karasularından daha kısa mesafede olması halinde ortadan geçtiği varsayılan hat
Tam Armalı : Direklerinin hepsinde seren yelkenleri bulunan gemiler.
Tam Yük Ağırlığı : Bir geminin taşıyabileceği bütün yüklerin ağırlığı.
Tambura : Halat dolabı
Tamburata : Arasında tek veya çift fırdöndü bastika bulunan kurtağızları veya Mayın Tarama gemilerinde manyetik kablonun üzerinde aktığı makara
Tan : Alacakaranlık
Tan Süresi : Akşam güneşin batışı ile karanlığın başlangıcı veya sabah karanlığın bitimi ile güneşin doğuşu arasındaki süre.
Tanker : Dökme olarak yanıcı özellikte sıvı yükleri taşımak için inşa edilmiş veya dönüştürülmüş ve bu amaçla kullanılan ticaret gemisi.
Tarak Gemisi : Limanları veya geçitleri derinleştirmek için kepçeli olarak yapılmış özel gemi.
Tarak Tutmak : Hisa veya mayna edilmekte veya askıda tutulmakta olan bir vasıtanın istenilen yönden farklı bir yöne dönmesini önlemek üzere vasıtaya halat bağlayıp çekmek veya bir yere volta etmek.
Taret : Top aksamının ve top personelinin içinde bulunduğu çelikten yapılmış döner kule.
Tava : Borda iskelelerinin altında ve üstünde durulacak yer [İskele tavası]
Tavlon Güverte : Çok güverteli gemilerin üsten itibaren aşağıya doğru beşinci güvertesi
Tayfa : Geminin güverte, makine ve kamara bölümlerinde çalışan gemi kaptanı, gemi zabiti, yardımcı zabitleri ve stajyerler dışında kalan gemi adamları
Tehlike Hattı(Kurtarma Kerterizi) : Gemileri seyir açısından tehlikeli mevkiden uzak tutmak için, belirli bir noktadan geçen tespit edilmiş bir kerteriz hattıdır. Gemiler bu hattın tehlikeli olan tarafından seyretmezler.
Tekne : Su üstünde kalarak seyreden ve deniz uçakları dahil, su üzerinde taşıma aracı olarak kullanılmakta olan veya kullanılmaya elverişli bulunan her türlü deniz aracı.
Tel Sapan : Yük kaldırmada kullanılan her iki çıması kasalı veya radansalı tel halat.
Tensip : Uygun görme.
Tente : Güverteyi yağmur ve güneşten korumak için güverte üzerine açılan branda veya başka bir malzemeden yapılmış örtü.
Tente Kemeresi : Tentelerin aşağı doğru sarkmasını önlemek için bir ucu tente gönderi üzerine diğer ucu alabandadaki tente punteli üzerindeki yuvasına oturan, omurgaya dik ağaç kütükler.
Tente Kulağı : Tenteleri gergin tutmak için tentelerin köşelerinde bulunan kamçılar.
Tente Lentiyesi : Filikalarla botların üzerlerine açılan tentelerin düzgün durması için tentelerin kenarlarına bağlanıp alabandaya alınan ince savlolar.
Tente Matafyonu : Tentelerin yakalarına açılmış bulunan radansalı delikler.
Tente Omurgası : Tentenin orta kısmına ve altına konulan ağaç.
Tente Punteli : Tente vardevelesinin borda etrafında dolaştırılması için belirli aralıklarla güverteye dik olarak konulmuş punteller.
Tente tirnelesi : Tentelerin yan yakalarını vardevele zincirlerine veya halatlarına bağlamakta kullanılan ve birer çımalarından tente matafyonlarına dikilmiş olan savlolar.
Tersane : Gemi yapılan onarılan fabrika, tezgah veya sanayi merkezi.
Tesviye Şişesi : Kazan veya sarnıçların seviyelerini gösteren cam tüpler.
Tevzi Tablosu : Elektriğin dağıtımının yapıldığı tablo.
Tıraka : Gemi bordasında boya veya temizlik yapmak için halat ile bordalara güverteden sarkıtılan tahta.
Tırfil Palangası : Biri sabit ve kamçılı diğeri hareketli ve kancalı iki tornodan oluşan bir palanga.
Tırnak : Demirin kollarının ucundaki tırnak şeklindeki kısım.
Tırpanto : Tel halatlar üzerine vurulan palanga sapanlarının tel üzerinde kaymaması için halat üzerine sarılan ip.
Ticaret Gemisi : Denizde ve iç sularda kazanç sağlamak amacıyla kullanılan gemi.
Tik ağacı : Gemi veya yat inşasında kullanılan Hint meşesi.
Tirenti : Bir halatın çekilen çıması
Tirgüverte : Tezgahlarda ağır armadorluk işleri yapan sanatkar veya bu işlerin yapıldığı yer.
Tirim : Bir geminin baş ve kıç taraflarında çektiği suyun farklı olması hali. Kıçtan çektiği su fazla ise kıçlı,baştan çektiği su fazla ise başlı denir.
Tirim Tutturmak : Bir gemiyi istenilen trimde yüklemek
Tirim Yapmak : Dökme katı yükleri ambarlara yayarak düzlemek.
Tirimli Gemi : Baştan ve kıçtan çektiği suları farklı olan gemi
Tirinket : Pruva direğinde en altta bulunan ana seren.
Tirinket Yelkeni : Tirinket sereni üzerine çekilen yelken.
Tiriz : Çarpma ve sürtmelerden korumak için güvertesiz teknelerin direk ve dubaların dış kenarlarına takılan tahta yada halat örgüsünden yapılmış çıkıntı.
Tirnele : Tente yakalarını vardevele zincirine veya teline bağlamak için birer çımaları yakaların üzerindeki matafyonlara dikilmiş tel ve mürnellerden örülmüş kısa kamçılar.
Tize Etmek : Halatı germek
Tize Tizeye : Halatın bir yere ucu ucuna erişmesi.
Toca : Bir halat veya zincirin dolaşıp kördüğüm olması.
Toka Etmek : Bir şeyi yerine kadar kaldırmak yukarıya çekmek.
Toka Sancak : Harp gemilerinde sabahları saat 08:00’da sancağın kıç göndere veya gize merasim töreni ile çekilmesi
Tomar : Topların haznelerine hartuç ve mermiyi sürüp yerleştirmekte kullanılan ucu takozlu bir gönder.(5 pusluk toplarda kullanılır)
Tonaj : Bir ticaret gemisinin iç hacminin hesaplanması ile bulunan taşıma kapasitesi.
Tonilato : Gemilerin iç hacimlerinin ifadesinde kullanılan ve 2.83 metreküpe eşit olan hacim birimi
Tonoz Demiri : Gemileri belirli bir istikamette tutmak için gemilerin kıç taraflarından bir tele bağlı olarak attıkları demir. Tonoz demirleri göz demirlerinin üçte biri ağırlığındadır.
Top Dirisası : Bir topun sağa veya sola döndürülmesi.
Top Kundağı : Topun beşiğini kürsüye bağlayan tertibat.
Top Palangası : Ağır işlerde kullanılan iki dilli iki makaradan yapılmış palanga.
Topaç : Filika küreklerinin filikadan içeride kalan ve tutulan kısımları
Topuk : Dik vaziyette duran direk çubukların güverteye bakan alt tarafları. Kanca gönderlerinin kancasız olan alt tarafları
Topuk Atlamak : Seyir halindeki bir geminin bir sığlıktan omurgasının sığlığa sürtünerek geçmesi
Topuz : Resmi günlerde alay sancakları ile beraber veya alay sancağı çekilmeksizin yalnız olarak direk şapkalarına çekilen milli bayrak. Topuz Bayrağı mezestre edilmez.
Tornaçark : Uzun müddet makine/cihazlar çalıştırılmadığı zamanlarda makine /cihazların aksamının tutmaması ve alışması ve olabilecek arızaların tespiti maksadıyla makine ve cihazların çalıştırılması işlemi.
Tornistan : Gemi veya teknelerin makinelerini çalıştırarak geriye doğru gitmeleri
Torno : Bir dilli makara
Tramola : Yelken seyrinde rüzgar üstüne çıkarak kontra değiştirmek.
Trandil : Ege/Akdeniz balıkçı/süngerci yelkenli teknesi.
Transatlantik : Okyanuslar ötesi, okyanuslar arası
Transit Gemi : Yabancı bir limandan başka bir yabancı limana gitmek üzere ülke karasularından(durmaksızın veya dursa bile yük/yolcu indirmeden) geçen gemi.
Transit Kerterizi : Değişik iki mevkide bulunan maddelerin bir doğru üzerinde bulunduğu an ve bu iki maddeden alınan kerteriz
Trata : Balıkçılık için yapılmış ortaları havuzlu şalopalar
Travers Yapmak : Açıkta eğlenmek
Tuca : Halatların, merkezden çevreye doğru tek kat olarak roda edilme şeklidir.
Tul : Boylam
Tumba : Herhangi bir şeyi altüst etmek.
Tumba Tirinket : Orsa alabanda tramola manevrasında pruva serenlerinin pırasya edilip bir kuntradan diğer kuntraya geçmesi için verilen komut

Bunu da oku :  Denizcilik Terimleri 3

Uçkurluk : Milli ve işaret sancakları ile fors ve flandraların, içinden uçkurluk savlolarının geçtiği beyaz kumaştan yapılmış kısım.
Uçkurluk Savlosu : Uçkurlukların içinden geçen ve çımalarında işaret sancak kilidi bulunan savlo.
Uçkuru Sarkmak : Donanım halatlarının gemiciliğe uygun olmayan çirkin bir şekilde sarkıp sallanması
Uçurmak : Fırtına nedeniyle arma seren ve yelkenlerin kopup uçması (Arma budatmak)
Umman : Okyanus
Uskuna : Pruva direği kabasorta armalı, grandi direği sübye armalı iki direkli yelkenli tekne.
Uskunca : Topun namlu içini temizlemek için birbirine viralı olarak geçen ve bir ucunda tel veya kıl fırçası bulunan gönder.
Uskundura : Çift pervaneli gemilerin pervaneleri hizasında ve su kesiminin biraz yukarısında bulunan ve küçük deniz araçlarının su çekmesi sebebiyle pervanelere yaklaşmalarını önleyen yarım daire şeklindeki çıkıntılar.
Uskur : Pervane
Uskuta : Yelkenleri açmak yada tutturmak için alt köşelerine bağlanan donanım ipleri
Usturmaça : Birbirinin üzerine veya rıhtıma yanaşan teknelerin bordalarının zarar görmemesi için araya koydukları ağaç, lastik, plastik veya halatlardan yapılmış olan, balon, silindir, tekerlek biçimindeki yastık.
Usturmaça Tutmak : Yanaşan bir geminin bordasından rıhtımın yeteri kadar altında usturmaçayı elle tutarak indirmek.
Usturpa : Gemilerde temizlik işlerinde kullanılan bez yada halat parçası.
Uzatma Ağları : Kıyıdan denize uzatılan bir tür balık ağı.
Uzun Düdük : Dört ila altı saniye süreli düdük sesi.

Üç Direkli Gabyalı Uskuna : Pruva direğinde yalnız gabya ve babafingo yelkeni bulunan ve iki direği sübye donanım olan uskunalar
Üç Direkli Sübye Armalı Uskuna : Üç direği de yan yelkenleri ile donatılmış yelken gemisi.
Üst Tava : Borda iskelelerinin güverte hizasında bulunan düz kısmı.
Üstüpü : Katranlı halat eskilerinin didiklenmiş hali. Paspas ,temizlik veya kalafat yapmakta kullanılır
Üzerine Düşmek : Rüzgar yada akıntı veya yanlış manevra sonucu bir deniz vasıtasının başka bir deniz vasıtasına çarpma durumuna gelmesi

Varagele : İki nokta arasında gerilmiş olan kuvvetlice bir halat üzerinde hareket eden bir makaraya bağlı sepet veya iskemle donanımlı insan veya eşya taşımak için kullanılan donanım. Denizde seyreden iki gemi arasında personel nakli veya ikmal için kullanılır.
Varagele Halatı : Varagele için iki yer arasına gerilen ve üzerinde tek dilli makaralar bulunan halat
Varda : Dikkat, savul, uzaklaş anlamında
Vardabandıra : Gemiden gemiye, gemiden sahile veya sahilden gemiye görünür muhabere cihazlarıyla (simafor, ışıldak, muhabere sancakları vb.) verilen mesajları okumak, yazmak üzere yetiştirilmiş personel.
Vardabaşo : Demir atılacağı zaman veya ambara yük indirilirken çevrede bulunanları uyarmak için kullanılan deyim.
Vardakorda : Ana çarmıklara sürtünen selviçelerin aşınıp kopmamaları için çarmıklar üzerine konulan oluklu ağaçlar.
Vardakosta : Eskiden kıyı koruma gemileri için kullanılan deyim.
Vardakova : Vasıtaların tutunup bağlamaları için yan mataforalardan sarkan dikey halatlar.
Vardamana : Borda iskelesine yanaşan vasıtadan çıkan personelin tutunmaları için iskelenin vardevele puntellerinden geçirilen halatlar.
Vardamana Cevizi : Vardamana halatının çımasına yapılan ceviz
Vardasilo : Vardeveleler üzerine açılan yan tenteler; Gemilerde bir yerden diğer yerin görünmemesi için yelken bezinden yapılan bölme; Gemilerin sahile verdikleri iskelelerin vardevele puntelleri üzerine geçirilmiş gemi ismi ve borda numaraları yazılmış yelken bezi.
Vardevele Halatı/Teli : Teknelerin küpeştelerinde ve borda iskelelerinde yolcu/mürettebatın korunması için dikilmiş bulunan sabit veya yatar-kalkar puntellerin üzerine yatay olarak geçirilmiş halat veya tel.
Vardevele Punteli : Vardevele halatlarının geçmesi için yalı kütükleri üzerindeki papuçları geçirilen ve üzerinde delikleri bulunan puntel.
Vardiya : Gemilerde birbirini izleyen genellikle dörder saatlik nöbet
Vardiya Subayı : Gemilerde gemi komutanın verdiği seyirle ilgili görevleri yerine getiren, geminin seyir emniyeti için gerekli seyir hesaplarını yapan ve vardiyada bulunan personeli kontrol eden subay.
Vardiyan : Komutan veya vardiya ve nöbetçi subayları tarafından verilen emirleri ilgililere ulaştırmak için seyirlerde köprü üstünde, limanda demirli iken lumbar ağzında bulunan personel.
Vardiyan Halatı : Şamandıraya bağlı yatan gemilerin sakin havalarda şamandıra üzerine giderek çatmaması için civadra veya uskundura civadralarının cundasından donatılarak şamandıranın anelesine bağlanan halat
Varka : Kaba ve iri yapılı ayna kıçlı bir tür kayık
Vasat : Bir geminin orta kısmı.
Veçhe : Yön, bakış açısı
Veledibarka : Fırtınalı havalarda pruva ana istiralyası üzerine açılan flok yelkeni.
Velena : Direkler arasında istrelyalar üzerine açılan üçgen yelken(ler).
Velestralya : Pruva ana direklerinin gerisinde ve üzerinde bulunan yarım serenler
Velestralya Yelkeni : Velestralyalar üzerine açılan yelkenlere denir.
Vento : Bumbaları ve mataforaları bir taraftan diğer tarafa dirisa edebilmek ve sabit tutabilmek için cundalarından alınan halatlar. Bu halatlar gerekirse palangalara da bağlanır.
Veta : Bir palangada halatın makaralar arasında işleyen bölümü
Vetet : Kıyı boyunca yapılan ölçümlerde yönleri kestirilecek noktalara dikilen direk.
Viğle : Harp ve ticari gemilerin direklerine gözcülerin nöbet tutmaları için yapılmış yer.
Vinç : Gemiye yük alıp vermede kullanılan, ambar ağızlarına yakın olarak konmuş hidrolik/elektrik ile çalışan makineler.
Vira : Vidayı, cıvatayı, ırgat veya vinci sarma yönünde çevirmek için verilen komut.
Vira Demir : Fundo edilmiş demirin ırgat vasıtasıyla gemiye çekilmesi için verilen komut.
Vira Etmek : Çekmek, Kaldırmak
Viya : Gemi ve veya teknenin istenilen rotaya döndükten sonra, bulunulan rotada seyredilmesi için serdümene verilen komut.
Vizita : Resmi ziyaret; Gemi doktorunun hasta eratı muayenesi.
Voli Yeri : Deniz ve iç sularda su ürünleri istihsaline elverişli, sahile bitişik ve sınırları belli su sahaları.
Volta : Bir halatın babaya veya biteye bir kez dolaştırılıp, çımasının bedeni yönünde bulundurulması.
Volta Atmak/Etmek : Halatı bir yere birkaç kez dolayarak bağlamak.

Yağcı : Ticari gemilerde makine bölümünde çalışan, makinaların yağ durumuyla ilgili gemi adamı
Yaka : Yelkenlerin kenar ve köşelerine denir
Köşeler:Çördek köşesi: Üçgen (Markoni) yelkenlerde yelkenlerin basıldığı (hisa edildiği) mandarın bağlı olduğu üst köşe.
Karula köşesi: Ana yelkende direk veya ıstralya dibindeki köşe. Iskota köşesi: Iskotanın bağlandığı (flok, cenova) veya yakın olduğu köşe.
Yakalar: Orsa yakası: Rüzgarın girdiği (direk veya ıstralya) kenarı.
Altabaşo yakası: Alt yaka, bumba veya güverteye yakın olan kenar. Güngörmez yakası: Rüzgarın çıktığı kenar
Yakada Tut : Yelkenli teknelerde rüzgarı orsada tutması için verilen komut
Yakamoz : Gece denizde balıkların , tek hücrelilerin veya küreklerin kımıldanışıyla oluşan parıltı.
Yalı Kütüğü : Kemereleri kemere astarı üzerine iyice bindirmek için kullanılan ve güverteden birazca yüksekçe olarak içten geminin etrafını kuşatan kuşaklar; Üst güverte kenarlarında suların akması için küpeşte boyunca yapılmış yarısı açık oluklar.
Yalı Kütüğü Astarı : Ağaç gemilerde yalı kütükleri üzerine alabandaya boydan boya vurulan kalın kaplamalar.
Yalpa : Dalgaların bordadan alınması ile teknenin sancaktan iskeleye, iskeleden sancağa sallanması
Yalpa Omurgası : Teknelerin yalpalamasını azaltmak için karina kısmına baştan kıça doğru uzanan omurga biçimindeki çıkıntı.
Yalpa Paleti : Gemiler seyir halinde iken yalpaya düştüklerinde üzerlerinde bulunan vasıtaların düşmemesi veya hasar olmaması maksadıyla vasıta mataforaları cundalarından matafora üzerindeki koç boynuzlarına volta edilmiş bosalara çapraz olarak ve vasıtaların üzerinden dolaştırılan bez veya halattan yapılmış kuşaklar.
Yan Mataforası : Bordalara dik olarak bulunan içeri ve dışarı albura edilebilen limanda denize indirilmiş vasıtaların bağlandığı üzerinde personelin inip çıkması için şeytan çarmıkları donatılmış matafora
Yan Yelkenler : Yarım serenler ve gizler üzerine açılan yelkenler ve floklar.
Yanaşmak : Aborda.
Yandan Çarklı : Yandan pervaneli (davlumbaz)gemiler.
Yapışmak : Bir halatı kuvvetli tutup çekmek.
Yaprak : Yelkenleri oluşturan branda bezlerinin ve sancakları oluşturan şalilerin enine denir. Milli sancakların büyüklükleri yaprak adetleri ile ölçülür; bir, iki ve üç yapraklı gibi ifade edilir.
Yapraklamak : Yelkenlerin boşalarak bayrak gibi dalgalanması.
Yarda : 0.941 metre uzunluğunda ölçü birimi. Bir mil 2000 yarda.
Yardım : Bir geminin veya gemide bulunan şeylerin, üçüncü kişilerin yardımıyla deniz kazasından kurtarılması.
Yardımcı Makine : Gemilerin ana makinelerinin çalışmalarına yardımcı akaryakıt tulumbaları, hava körükleri, su tulumbaları, jeneratörler gibi makineler.
Yarım Latin Yelkeni : Bosa yakaları latin yelkenine göre biraz uzun olan ve genellikle aşırmalı olarak kullanılan yelken.
Yarım Oturak : Filikalarda kürek çekerken ayak dayanılan ağaç basamak.
Yarımay Iskarmoz : Küreklerin çekilmesi için küpeşte üzerindeki deliklere geçirilen ve uç kısımları hilal şeklinde olan ıskarmoz.
Yaslamak : Bir teknenin hareket kabiliyetini kaybederek, akıntı veya rüzgar etkisi ile bir rıhtıma veya başka bir tekne üzerine düşmesi yamanması.
Yatı : Askeri öğrencilerin veya eratın müsaade edilen akrabalarında gece kalma izni
Yatım : Gemi direklerinin kıç tarafa doğru olan eğimi.
Yatmak : Bir geminin sancak veya iskeleye yatık olması; Bir mevkide demirleyip zamanı orada geçirmek.
Yedeğe Almak : Bir geminin bir başka gemiyi bağlayıp çekmesi (yedekleme).
Yedeğe Girmek : Bir geminin başka bir gemi tarafından çekilmesi (yedeklenmek).
Yedek Bitası : Yedekleme halatını volta etmede kullanılan baba.
Yedek Boyu : Yedek çeken geminin kıçı ile yedeklenen geminin başı arasında kalan yatay mesafe.
Yedek Halatı : Yedekleme işleminde kullanılan halat.
Yedirmek : Maruz kalınan bir şiddetin etkisini ağır ağır azaltmak maksadıyla karşı konulan eylem; Denizli havalarda dönüşlerin birden yapılmaması küçük küçük dümen açısıyla dönülmesi.
Yeke : Dümen başına takılıp dümenin istenilen tarafa basılması için kullanılan demir veya ağaçtan yapılmış kol.
Yelken : Rüzgar kuvvetiyle hareket eden gemilerde rüzgarı toplamak için yan yana dikilmiş bezlerden meydana getirilmiş ve kullanıldığı yerlere göre değişik biçimlerde olan yüzeyler. Yelkenler direklere, çubuklara, serenlere, istiralyalara açılırlar ve üzerine açıldıkları yerlerin isimleri ile söylenirler. Yelkenler kare, dört köşe ve üç köşeli olmak üzere yapılır.
Yelken Açmak/Basmak : Yelkenleri açıp hareket etmek.
Yelken Boşaltmak : Orsa alabanda tramola ederken yelkendeki rüzgarı çıkarmak.
Yelken Doldurmak : Yelkenleri rüzgarla şişecek biçimde dümen kullanmak.
Yelken Körletmek : Yelkenleri uçurmamak için fırtına öncesinde yelkenleri tamamen sarmak veya camadana vurmak.
Yelken Söndürme : Rüzgarların fazla artması durumunda yelkenlerin azaltılması.
Yelken Uçurmak : Rüzgar şiddetinden ötürü yelkenin parçalanması.
Yelken Üzerinde : Yelkenle seyir durumu.
Yelkenel : Yelken biçen, tamir eden usta.
Yelkenli Tekne : Varolsa bile yürüten makinesinin kullanılmaması şartıyla, yelken ile seyreden tekne.
Yelpaze : Dümenin su içindeki en geniş kısmı.
Yetişen Tekne : Aynı kontra ve yönde giden ve öndekine yaklaşan tekne.
Yıldız : Kuzeyden esen rüzgar.
Yisa : Bir halatı hamle hamle çekmek; hep birlikte yapılan işlerde çalışanları gayrete getirmek için bağırılan sözcük.
Yisa Beraber : Hep beraber, topluca.
Yisa Kürek : Küreklerin topaçlarına basarak kürek palalarının yukarıya gelecek şekilde kaldırılması için verilen komut.
Yol Kesmek : Bir geminin hızının azaltılması.
Yol Vermek (Yolundan çıkmak) : Bir geminin hızının arttırılması veya çarpışma rotasında iken sancak veya iskeleye dönerek mevcut rotadan ayrılmak.
Yola Elverişli Gemi : Denize elverişli olan gemi. Teşkilatı, yükleme durumu, yakıtı, kumanyası, gemi adamlarının yeterliliği ve sayısı bakımlarından yapacağı yolculuğun tehlikelerine karşı koyabilmek için gerekli nitelikleri bünyesinde bulunduran gemi.
Yolcu Gemisi : Onikiden çok yolcu taşıyan ticaret gemisi.
Yolcu Motoru : Tam boyları 42 metreden az olan ve liman sefer bölgesi içinde veya merkez iskelesinden 25 milden uzaklaşmadan günübirlik yolcu taşıyan ticaret gemisi.
Yollu Gitmek : Bir geminin mümkün olduğu kadar süratle ilerlemesi durumu.
Yoma : 5-8 burgatalık, 3 veya 4 kollu, sağa bükümlü olarak yapılmış kalın lif halat. Yomalar rıhtım ve şamandıralara bağlamada ve yedek halatı olarak kullanılır.
Yoma Bağı : Aynı kalınlıkta olmayan iki halatı birbirine bağlayan bağ.
Yoma Bükümü : Halat kolları bükümünün tersine bükülmesi ile yapılan üç kollu halat.
Yufka Su : Sığ su.
Yumru : Sandal veya gemi bordalarına yapılan koruyucu ağaç çıkıntılar.
Yük : Bir geminin taşımak için aldığı mal.
Yük Gemisi : Yük taşıyan ve taşıyacağı yolcu sayısı onikiyi (dahil) geçmeyen ticaret gemisi.
Yük Kaportası : Yüklerin bordalardan alınıp çıkarılması için gemilerin bordalarında ve su kesimlerinin yukarısında açılmış kaportalar.
Yükleme : Ticari yüklerin yükleme planına uygun olarak gemi ambarlarına alınması.
Yükleme Limanı : Geminin taşıyacağı yükleri aldığı/alacağı liman.
Yüklemek : Gemiye yük almak.
Yükleyici : Gemiye yük veren.
Yüklü Su Hattı : Geminin alabileceği azami yükün değerini belirleyen ve geminin bordasında, markalanmış olan hattır. S…WL olarak gösterilmiştir.
Yükselmek : Bir yelken gemisinin yaptığı orsasına seyirlerde rüzgar altına düşmeyip istenilen tarafa doğru seyretmesi.
Yüzdürmek : Batmış veya karaya oturmuş bir gemiyi yüzer duruma getirmek.
Yüzer Havuz : Gemilerin karina ve sintine bakımları ile diğer onarımlarının yapılabilmesi için gemilerin içine girdikleri ve bölmelerine su alarak dalan sonra suyu tahliye ederek su üzerine çıkabilen saçtan yapılmış yapı.

Bunu da oku :  Denizcilik Terimleri 1

Zabit : Ticaret gemilerinde emir ve komuta yetkisine sahip gemi adamı. Silahlı Kuvvetlerde subay.
Zahiri Rüzgar : Hakiki rüzgarın sıfır olduğu bir ortamda hareketin aksine bir rüzgar oluşur. Seyir halindeki bir geminin hareketi ile oluşan böyle rüzgara geminin rüzgarı denir. Geminin rüzgarı ile hakiki rüzgarın birleşimi ile oluşan ve gemide hissedilen rüzgara da (ZAHİRİ RÜZGAR) denir.
Zehirli Boya : Deniz yaratıklarının gemi karinasına tutunmalarını, üremelerini önlemek için kullanılan boya
Zeval : Öğle zamanı.
Zımba Varakolası : Zımbaları çakmakta kullanılan büyük çekiç
Zıpkın : Eskiden büyük balıkları avlamada, günümüzde ise dalarak avlanmada kullanılan bir ucu damaklı diğer ucu savlo ile tüfeğe bağlı kargı.
Zıpkıncı : Büyük balık avlamada zıpkın atanlar.
Zırh Güverte : Eski zırhlı harp gemilerinde mermilerin delip geçmemesi için konan çelik güverte
Zıvana : Dik olarak durması gereken direk veya dikmelerin topuk kısımlarının kare veya yuvarlak şekilde yontulması ile meydana gelen kısım. Zıvanalar ıskaçalara geçirilmek suretiyle oturtulurlar.
Zifos : Direk şapkası ile kontra babafingo çubuğu arasındaki genellikle beyaza boyanan kısım.
Zincir : Baklaların birbirine eklenmesiyle suretiyle meydana gelen ve çeşitli maksatlar için kullanılan çekme gücü kuvvetli madeni halkalar dizisi.
Zincir Bosa : Demirledikten sonra zincir ağırlığının ırgata binmemesi için bir çıması güvertedeki bir mapaya sağlamca kilitlenmiş üzerinde liftin uskuru ve bosa kilidi bulunan kısa zincir.
Zincir Boya İşaretleri : Her kilit zincirin sonunda bulunan açılır baklaların her iki tarafındaki baklalara vurulan boya.
Zincir Güverte Loçası : Demir zincirinin, zincirliğe ırgattan aşağıya inerken içinden geçtiği sağlam yapılı boru.
Zincir Kaloması : Demir üzerinde bulunan gemilerin denizde bulunan zincir miktarına denir. Kaloma, demir mevkiine göre verilir. Bu da genel olarak çok derin olan yerlerde derinliğin 5 misli, çok derin olmayan yerlerde derinliğin 3 misli olarak kabul edilir.
Zincir Kilidi : Zincirlerin bakımlarına ve gerektiğinde değiştirilmelerini kolaylaştırmak amacı ile yekpare zincir yerine kullanılan 12,5 veya 15 kulaçlık uzunluğa ayrılmış zincir bölümüne (BİR KİLİT ZİNCİR) denir.
Zincir Manikası : Zincirlikten güverteye çıkan zincirin çevreye hasar vermemesi için yapılmış kalın saç boru
Zincir Sapan : Ağır yüklerin kaldırılması için yapılmış sapan
Zincirlik : Teknelerin baş tarafında başaltında demir zincirlerinin muhafaza edildiği yer.
Zoka : Uç tarafında sarımsak dilimi biçiminde kurşun bulunan bir çeşit balık iğnesi [olta]

Click to rate this post!
[Total: 1 Average: 5]
(Visited 12 times, 1 visits today)

Related posts

Leave a Comment