Denizcilik Terimleri 1

gemi dümeni

Denizcilik Terimleri 1
Gemi, su üstünde dengede durabilen, manevra kabiliyeti bulunan (makine, yelken, kürek yardımı vb.) belli bir büyüklüğe sahip olan ulaşım aracıdır.

İlk olarak MÖ 4000 yıllarında Eski Mısırlıların uzun kamışlı tekneler yapması gemilerin bilinen en eski örneğini oluşturmuştur. MÖ 3000 yıllarından sonra Polinezyalılar, Pasifik Okyanusu’nda uzun mesafeler katedebilmelerini sağlayan Polinezya navigasyon sistemini oluşturdular. MÖ 15. yüzyıldan itibaren Fenikeliler kurdukları ticaret kolonileri aracılığıyla bütün Akdeniz’e yayılmışlardı. Koloniler arasında ulaşım ve ticaret, gemiler aracılığıyla sağlanıyordu. 700-1000 yılları arasında Vikingler uzun tekneler yapmışlardır. 1500’lü yıllardan itibaren kalyon adı verilen tekneler yapılmıştır. 19. yüzyılda yelkenlerin yerini buhar gemileri almaya başlamıştır. Bunlar hâlen kullanılmaktadır.

Abaşo : Alt ve aşağı anlamında kullanılır
Abaşo Babafingo : Çift babafingolardan alttaki babafingo
Abaşo Babafingo Sereni : Çift olan babafingo serenlerinden altta olanıdır. Üzerlerinde bulundukları ana direklerin isimleri ile anılırlar. (Pruva abaşo babafingo sereni, Grandi abaşo babafingo sereni, Mizana abaşo babafingo sereni.)
Abaşo Gabya Sereni : Gabya çubuğu üzerinde bulunan iki gabya sereninden altta olanıdır. Üzerlerinde bulundukları ana direklerin isimleri ile anılırlar.
Abaşo Yakası : Bir yelkenin alt yakası
Abli : Seren ve bumba cundalarından aşağı iki tarafa inen halatlar
Abluka : Bir liman ağzını veya sahili belli bir mesafeden kuvvet kullanarak çevirmek, bunların dışarı ile irtibatlarını kesmek, giriş-çıkışı kontrol altında tutmak
Aborda : Bir teknenin diğerine veya bir iskeleye yanaşması
Abosa : Hisa edilmekte olan bir halatı veya vira edilmekte olan bir zinciri tut veya geçici olarak durdur anlamında verilen komut , bosaya vurmak
Abramak : Kontrol altına almak, komutası altında tutmak, üstesinden gelmek, deniz taşıtlarını yönetmek
Abrile : Trinket ve mayıstra yelkenlerinin istinga edilmeleri için verilen komut
Acenta/Acente : Gemi nakliyat şirketlerinin, gemilerini işlettikleri limanlarda gemilerine navlun temin etmek ve ticari işlerini yürütmek maksadıyla bulundurdukları yetkili şahıslardır.
Açevele : Serenlerin aşırılabildiği kadar prasya edilmesi. Bir yere asılan veya çekilen veya su üzerinde yüzdürülerek getirilen herhangi bir cismin bir yere çarpmaması veya kendine yakın bir cisimle çarpışmaması için yapılan bir donanım (Açevele tutmak)
Açevele Gönderi : Açevele işlemini yapmakta kullanılan gönder
Açığa Çıkmak : Rıhtıma aborda veya kıçtan kara olmuş bir geminin bulunduğu yerden avara ederek daha uzaktaki bir yere demirlemek için sahilden uzaklaşması.
Açık Deniz : Kıtalar arasındaki büyük denizlerdir. Diğer bir deyimle, denizin, herhangi bir devletin karasuları veya iç sularına dahil olmayan tüm kısımlarını kapsar. Açık denizler bütün devletlerin faydalanmalarına açıktır. Hiçbir devlet açık denizlerden yalnız kendisi yararlanamaz. Açık denizler karalardan farklı olarak mülkiyeti iktisap edilmek üzere işgal edilemez.
Açık Düşmek : Bulunulması arzu edilen mesafeden bir sebep veya etki (rüzgar akıntı vb.) nedeniyle uzakta bulunmak
Açık Liman : Serbest liman; ülkeler arası mal giriş ve çıkışlarında gümrük işlemi yapılmayan liman
Açıkta Eğlenmek : Bir teknenin sahilden veya iskeleden yada limandan açıkta beklemesi
Açılır Bakla : Zincir kilitlerini birbirlerine eklemekte veya zincir üzerinde bulunan fırdöndünün iki ucundaki baklalara takılan ve gerektiği zaman kolay ve çabuk açılabilen bakla.
Açılmak : Yakın bulunan bir sahilden veya deniz üzerinde bulunan herhangi bir yerden ayrılarak, uzaklaşmak
Açmak : Fazla yaklaşıldığı anlaşılan bir sahilden veya herhangi bir yerden istenildiği kadar açılmak; Karşılaşılan bir geminin yolu üzerinden çatışmayı önlemek için geminin sancağa veya iskeleye alınması
Adi Iskarmoz : Filikalarda ve kürekle hareket eden küçük deniz araçlarındaki küreklerin kürek boğazlarından tekneye irtibatlandırılmasını sağlayan kayışların geçtiği küpeşte üzerindeki ağaç veya madeni çeliklerdir.
Adi Yeke : Filikalarda ve ufak deniz araçlarında dümeni istenilen tarafa basmak için dümen boğazına girecek şekilde bir ucu oyulmuş ve ağaç veya demirden yapılmış kol.
Admiraltı Demiri : Çiposu kollarına dik olan demirlerdir. Çipolar bu tip demirlerin bir kısmında sabit, bir kısmında ise hareket edebilir şekilde yapılırlar. Bu tip demirlerin tutması diğerlerine nazaran daha fazladır.
Aganta : Hisa veya laçka edilmekte olan bir halatın veya zincirin kısa bir zaman süresi için akışının durdurulması, tutulması için verilen komut [Aganta iskota, aganta borina borinata]
Ağ Gözü Açıklığı : Ağ ıslakken, ağ ipinin ve düğümünün kalınlığına bakılmaksızın gergin halde bir ağ gözünün birbirine karşılıklı iki düğümü arasındaki mesafe
Ağır Ağır Gel : Bulunulan rotadan başka bir rotaya yavaş yavaş dönülmesi istenildiği zaman serdümene verilen komut
Ağır Deniz : Dalga boyları ile dalga yükseklikleri büyük ve çarpma basınçları fazla olan denizler.
Ağır Fırtına : Yüksek dalgaları oluşturan, uzun ve tepeleri öne doğru devrilmeye başlayan, deniz üzerini beyaz köpüklerle kaplatan ve saatteki sürati 48-55 mil olan rüzgar.
Ağız Bağı : Ağır yüklerin kaldırılması sırasında kanca ağzının açılmaması için kanca ağızlarına yapılan bağ
Ağız Kuşağı : Armuz kaplamanın (bindirme kaplamanın da] en üst sırası
Akdeniz : Muğla-Antalya il sınırındaki Eşen çayının denize döküldüğü yer ile Suriye sınırı arasında kalan karasularımız.
Akıntı Haritası : Akıntıları, daha çok med ve cezir akıntılarını gösteren haritalardır.
Akıntı Seyri : Akıntının yönü ve sürati hesaba katılmak suretiyle yapılan bir seyir usulü.
Akıntı Sürati : Akıntının deniz mili olarak bir saatteki süratidir. Akıntı süratleri akıntı yönlerini gösteren okların üzerlerine yazılan rakamlarla gösterilir.
Akıntıya Kürek Çekmek : Faydasız ve sonuç alınamayacak bir iş üzerinde çalışmak
Akmak : Çıması dışarıda bulunan bir zincir veya halatın kendi kendine sağılması
Akova : Demir memesinin suya temas edecek şekilde fundoya hazır bulundurulması
Aksiseyirdim : Topun seyirdimden sonra tekrar mevkiine gelmesi
Al (Alberaber) : Filika avara ettikten ve kürekler puta ettirildikten sonra küreklerin çekilmesi için verilen komut
Al İskele : Yalnız iskele taraftaki küreklerinin çekilmesi için verilen komut
Al Sancak : Yalnız sancak taraftaki küreklerin çekmesi için verilen komut
Alababula : Birbirleriyle anlaşamayan, birlik ve düzenlik görülmeyen gemi personeline verilen isim
Alabanda : Bordanın iç kısmı
Alabanda Astarı : Yalı kütüklerinden sonra yukarıya doğru konulan tek sıra kaplama.
Alabanda Etmek : Dümenin basılabildiği kadar bir tarafa basılması (Sancak alabanda, iskele alabanda)
Alabanda Kaplaması : Geminin iç kısmında iskarmozlar üzerine yapılan kaplama
Alabanda Yemek (Vermek) : Yapılan işin beğenilmemesi durumunda azar işitmek
Alabora : Altüst olma, teknenin ters çevrilmesi
Alaborina Seyretmek : Borinaları sonuna kadar lava edip yelkenleri rüzgarla doldurarak mümkün olduğu kadar rüzgara yakın seyretmek.
Alamana : Odun, kömür taşımakta veya balık avlamakta kullanılan büyük kayık
Alarga : Sahilde bulunmayan açıkta bekleyen. [Alargada bekle]
Alargaya Çıkmak : Bir geminin sahil ile ilişiğini kesip, sahilden uzaklaşması, açığa çıkıp yatması
Alay Sancağı : Resmi veya emredilen günlerde gemilerin direkleri ile baş ve kıç gönderler arasında istiralya üzerine donatılan işaret sancaklarının tümü. İşaret sancakları belli bir sırada toka edilir.Alay sancakları çekildiği zaman gemide mevcut direklerin şapkalarına Milli sancaklar da toka edilir. Alay sancakları milli sancaklarla birlikte sabah saat sekizde (Özel günlerde daha evvel) toka edilir ve akşamları arya sancak zamanında beraberce arya edilirler.

Alberaber : Hep birlikte kürek çekmek için verilen komut.
Albura (Albura Etmek) : Aksi yön veya duruma getirmek anlamında verilen komut. Bir filikanın kalastrasından kaldırılıp veya içeri vaziyette iken basılıp, dışarı çevrilmesi
Alesta : Hazır olmak, hazır olarak apikoda beklemek. Alesta tramola [Tramola etmeye hazır ol] Alesta ferro [Demir atılmaya hazır]
Alesta Ferro : Demirin fundoya hazırlanması için verilen komuttur. Bu komutun verilmesi ile ırgat kontrol edilir ve zincirin serbestçe akmasını sağlayacak her türlü önlem alınır, bosa pimleri serbest hale getirilir ve demirin ağırlığı yalnız bosa üzerine biner. Demirin fundoya hazır olduğu köprü üstüne “Alesta Ferro Sancak / İskele” denilerek bildirilir.
Alesta Tramola : Yelkenle seyreden gemi ve deniz araçlarında tramola etmeye hazır olunması için verilen komut. Bu komuttan kısa bir süre sonra dümene basılır ve dönüş başlar. Bu arada hangi taraftan dönüş yapılacağını belirtmek için “Alesta orsa alabanda tramola” veya “Alesta boci alabanda tramola” şeklinde komut verilir.
Alma Kürek (Alma) : Hep birlikte kürek çekerken çekmeyi durdurmak için verilen komut
Almanak : Güneşin, ayın ve gezegenlerin doğuş ve batış zamanları ile seyir branşını ilgilendiren diğer astronomik bilgileri kapsayan ve her yıl yayınlanan kitap.
Altabaşo : Bir yelkenin alt yakası, alt ve aşağı anlamında da kullanılır.
Amatör Balıkçı Teknesi : Tam boyları 8 metreden az ve motor gücüyle yürütülen amatör balıkçılık yapmak amacıyla kullanılan deniz aracı.
Amatör Balıkçılık : Sadece spor ve dinlence amacıyla yapılan, maddi ve ticari kazanç gayesi gütmeyen balıkçılık etkinliği.
Ambar : Gemilerdeki eşyaların, yüklerin muhafaza edildikleri gemi dahilindeki bölmelerdir. Kullanıldıkları maksatlara göre isim alırlar. Ticaret gemilerinde ambarlar su geçirmez bölmelerle ayrılmıştır.
Ambar Ağzı : Yük konması veya çıkarılması için güvertelerin ambar hizalarına gelen kısımları
Ambar Kapağı : Ambarların kullanılmadığı zamanlarda kapatılması için kullanılan kalın tahta kalaslar veya kalın saçtan yapılmış kapaklar.
Ambar Payı : Gemilerdeki ana direklerin ana güverteden ıskaçaya kadar olan kısmı.
Ambargo : Bir devletin, bazı durumlarda diğer devlet gemilerine el koyması veya kendi karasuları içerisindeki gemilerin bu suları terk etmesini istemesi veya bunların belli malları taşımasını yasaklaması.
Amora : Trinket ve mayıstra yelkenlerinin açılmaları için verilen komut
Amora Yakası : Dört köşe bir yelkenin alt ve ön tarafındaki yaka [Karula yakası]
Ana Çarmık : Ana direkleri yanlarından tutan sabit armalar
Ana Güverte : Geminin veya teknenin üzerinde yürünen en üstteki güvertesi
Ana İstiralya : Ana direklerin kapelelerinden pruva yönüne doğru uzatılan tel veya lif halatlardan yapılmış sabit armalar
Ana Omurga : Postaların bağlandığı, baştan kıça kadar uzanan ağaç / demir kısım
Ana Rüzgarlar : Ana yönlerden esen rüzgarlardır.
Ana Serenler : Ana direk üzerinde bulunan serenlerdir. Bulundukları ana direklerin isimleri ile anılırlar. Pruva direğindekine trinket, grandi direğindekine mayıstra, mizanadakine foa denir.
Ana Yelkenler : Ana serenler üzerine açılan yelkenlerdir. Bu yelkenler açıldıkları ana serenlerin isimleri ile anılırlar. Trinket yelkeni, mayıstra yelkeni, foa yelkeni.
Anafor : Bir akıntının, akış yönünün aksine doğru yön değiştirmesine denir. Anafor suları daha ziyade girinti ve çıkıntıları fazla olan sahillerde görülür.
Anele : Hareketli demir halka
Anele Harbisi : Anelelerin açık olan taraflarını kapatmak için kullanılan demirden yapılmış pimlerdir. Anele harbileri kılavuzlu veya pimlide olabilir.
Anele Kilidi : Zinciri demirin anelesine bağlayan ve bir ucu anele harbisi ile kapatılan bir tarafı yarım daire şeklinde diğer tarafı anele harbisinin geçmesi için yassıtılıp ortası delinmiş olan dökme demirden yapılmış kilitlerdir.
Anemometre : Rüzgarın saatteki hızını deniz mili olarak ölçen cihaz.
Apazlama : Kemere istikametinden gelen bordaya dik olarak esen rüzgar. Bu rüzgarı kullanarak seyretmeye apazlama seyir denir.
Apıştırmak : Demirler arasındaki mesafe ve zincirler arasındaki açı pek yakın olmamak üzere çifte demir atmaktır. Bu şekilde demirlemenin amacı dar olan liman sahalarında geminin gezmesine engel olmaktır.
Apiko : Demirin vira edilişinde deniz dibinden kurtulup dimdik durduğu vaziyet; veya dikkatli olarak beklemek.
Apolet : Omuzluk;subay rütbelerini göstermek üzere omuzlarının üstünde elbiseye bağlı işaret

Bunu da oku :  Denizcilik terimleri nereden kaynaklanmaktadır?

Ara Liman : Ana limanlar arasında kalan ve zorunlu hallerde gidilen liman.
Arma : Sabit donanım [Direk çarmıhları, istralyalar] Geminin güvertesinden yukarıda bulunan direkler, serenleri ve bunlar üzerindeki halat donanımları ile kullanılan her türlü eçhize. Donanımların sabit olanlarına (ana), hareketli olanlarına (selviçe) denir.
Arma Bozuntusu : Vasıfları bozulmuş ve kullanılmayan eski halatlara denir. Bu halatların kısmen sağlam kalmış olan kısımları ayrılarak örülür ve paspas veya palet yapmak için kullanılır.
Arma Budatmak : Fırtına etkisi ile arma, seren ve yelkenlerin kopup uçması durumu
Arma Buranda : Burandaların (Hamakların) yatmak üzere erat mangalarında bulunan yerlerine kurulması. Arma buranda terimi aynı zamanda yatma saatini de ifade eder.
Arma Doldurmak : Direk ve direkler üzerindeki çubukların sert rüzgarlarda esnemesine engel olmak için ana armaların boşluklarını almak.
Arma Etmek : Herhangi bir şeyi kaldırmak, yerine koymak, bağlamak, hazırlamak.
Arma Soymak : Hareket edebilen armaların onarımı veya kışın yağmur ve kardan zarar görmemeleri için yelkenlerin aşağıya indirilmeleri.
Armada : Donanma
Armador : Armaları donatan, yerlerine koyan ve gemi dahilinde armalarla ilgili her türlü işleri gören yetişmiş personel.
Armadora : Selviçeleri bağlamak üzere alabandalara konulan ağaç veya demirden yapılmış yerler.
Armatör : Donatan.
Armuz : Güverte ve borda kaplama tahtalarının arasındaki çizgi
Armuz Açmak : Ahşap teknelerin kalafat edilmeleri için armuzlarda bulunan eski kalafat malzemelerinin çıkarılması suretiyle armuzları açmak.
Armuz Kaplama : Borda veya güverte kaplama tahtalarının uzunlamasına ve kenar kenara birleştirilmesi suretiyle yapılan bir kaplama usulü.
Armuz Tutmak : Tabura geçen personelin aynı hizada durabilmeleri için ayakkabı burunlarını armuz veya yerdeki çizgi hizasına getirmeleri.
Arya : Yelkenin, sancağın veya çubukların aşağıya indirilmesi [Arya sancak, arya kürek]
Arya Kürek : Çekilmeyip, puta vaziyetinde tutulan küreklerin içeri alınıp, palaları başa bakmak ve alabandalara yakın bulunacak şekilde oturaklar üzerine konması için verilen komut
Arya Sancak : Gemilerin kıç gönderlerine veya gizlere çekilen sancağın akşamları güneşin batışı ile birlikte tören ile indirilmesi.
Arya Sancak Zamanı : Milli sancakların akşamları güneşin batışı ile indirilmesi, arya edilmesi zamanı. Arya sancak zamanından sonra demirleyen gemilerde demirin fundosu ile birlikte Milli sancak hiçbir tören yapılmadan arya edilir.
Arya Sofra : Yemek masalarının yemek zamanında yerlerinden alınarak yemek yemek üzere hazırlanması.
Askı İzbirosu : Çımalarından biri kasalı, diğeri cevizli veya her iki çıması da dikişli izbiro
Askı Mapası : Bir demiri kaldırmak için bedenine konmuş olan mapa
Askıya Almak : Batma tehlikesinde olan bir geminin emniyetli bir mevkiye kadar getirilmesi için gemi bordasına alıp, bağlamak; Geçici olarak durdurmak.
Aşağı Seyir : Akıntı yönüne doğru yapılan seyir.
Aşırma Kürek : Her oturakta bir kürekçinin oturması ve kürekçilerin çapraz oturmaları suretiyle küreklerin düzenlenmesi. Daha ziyade kiklerde bu şekilde kürek çekilir.
Aşırtma Praçera Yelken : Kavançalı seren yelkeni
Aşoz : Kaplama tahtaları için omurga ve bodoslamalara açılan oyuklar.
Avadanlık : Herhangi bir işin yapılmasında kullanılan yardımcı alet ve malzeme.
Avara (Avara Etmek) : Gemi, bot veya teknenin yanaşmış olduğu yerden ayrılması

Avarya : Gemiye veya yüke, kendi yıpranmalarından veya buz, sis gibi doğa kuvvetlerinden yahut kaptan veya tayfa gibi yükle ilgili kimselerin eylemlerinden veya savaş sırasında uluslar arası deniz ticareti hukukunun içerdiği özel kuralların mülkiyeti korunmamasından dolayı ortaya çıkan maddi hasarlar ile olağanüstü giderler
Avdet Etmek : Bir yere varmak
Ayak Kafesi : Lumbarağızları veya köprüstünde ayakların güverte ile temasını kesmek için ağaçtan yapılmış kafesler
Ayak Paleti : Ayakkabıların altlarını silmek için eski halatların (Arma bozuntusu) örülmesi suretiyle yapılmış paletler; Paspas .
Ayak Torno : Donatılan bir halat bedeninin herhangi bir yerinden geçebilecek şekilde yapılmış mandallı ve menteşeli makara.
Ayandon : Ocak ayının sonlarına doğru esen şiddetli ve soğuk fırtına.
Aybocu/Ayboci : Zincirin ırgat çalıştırılarak aşağı alınması, indirilmesi.
Aydos Vardiya : Vardiya nöbetlerinin saat 16-18 ve 18-20’ye kadar olanları. Öksüz vardiya da denir.
Ayı Bacağı : Rüzgarı pupadan alarak seyreden yelken gemilerinde açevele gönderleri kullanılarak iskotaların birini sancak, diğerini iskele bordaya doğru açmak suretiyle yelkenlerin rüzgarla dolmasını sağlamak ve süratli gitme imkanını veren yelkenle seyir usulü.
Aykırı Seyir : Rotaları birbirlerine nazaran ters yönde veya bu yönlere yakın bir rota izleyerek yapılan seyir.
Aykırlama : Akıntı veya rüzgar etkisi ile demir üzerinde yatan bir geminin demir yönünün aksi yönünde salması.
Ayna Kıçlı : Kıç tarafları sivri olmayıp kemere istikametinde düz olan tekne.
Aynalık : Kıç bodoslama üzerine konan ve dümen iğneciğinin üzerine konduğu tahta levha [Ayna kıçlı tekneler]
Aynalık Tahtası : Bir teknede kıç taraftaki havuzda otururken arkaya dayanmak için konulmuş olan tahta levha
Ayvaz : Gemilerde doktor yanından çalışan sıhhiye erleri

Baba : Halat volta etmek için ağaç veya madenden yapılmış silindirik biçimli, başlıklı veya halatların kurtulmaması için çıkıntılı güverte veya rıhtıma bağlanan sabit gereç
Babadalya : Kereste taşıyan gemilerde güverteye konulan kerestelerin kaymasını önlemek için her iki küpeşte boyunca belirli aralıklarla güverteye dikey olarak konulmuş direkler
Babafingo : Gabya çubukları üzerine sürülen çubukların ve bu çubuklar üzerine açılan yelkenlerin genel adı. Bulundukları ana direklerin isimleri ile anılırlar. (Pruva babafingo, Grandi babafingo, Mizana babafingo)
Babafingo Çarmıkları : Babafingo çubuklarını bordalar yönünde tutan armalar.
Babafingo Çördeği : Babafingo yelkenini yerine kaldırmak için kullanılan palanga. Palanganın alt tornosu güverte üzerindeki bir mapaya, üst tornosu ise serenin kandilisasına bağlanmak üzere uzun bir sapanı ve çeliği olan palangadır.
Babafingo Çubuğu : Direklerin güverteden itibaren üçüncü çubuğudur. Üzerlerinde bulundukları ana direklerin isimleri ile anılırlar.
Babafingo İstiralyası : Babafingo çubuklarını şapkalarından başa doğru tutan halatlardır.
Babafingo Patrisası : Babafingo çubuğunu şapkasından geminin bordaları yönünde ve geminin kıçına doğru tutan halatlardır.
Babafingo Prasyası : Babafingo serenini rüzgarın estiği tarafa çevirmek için seren cumbasından donatılan selviçe.
Babafingo Rilileri : Çanaklığın her iki tarafına bağlanan gabya çarmıklarının gerildiğinde çanaklığı esnetmemesi için çarmık boğatalarının çanaklık altlarına gelen kilitleri ile direk üzerindeki rili çemberi arasına donatılan kısa çarmıklardır.
Babafingo Sereni : Babafingo çubukları üzerindeki yatay serenler. Bulundukları ana direklerin isimleri ile anılırlar.
Babafingo Velenası : Babafingo istiralyaları üzerlerine açılan üç köşeli yelken.
Babafingo Yelkeni : Babafingo serenleri üzerlerine açılan kare yelkenler. Üzerlerinde bulundukları babafingo serenlerinin isimleri ile anılırlar.
Badarna Etmek : Bir halatın aşınmaması için üstünün halat veya koruyucu bir malzeme ile sarılması
Bağ : Sağlam düzgün, kolaylıkla bağlanıp çözülmek üzere gemicilerin yapmakta olduğu düğümler
Bağlama : Bir gemi veya deniz aracının şamandıra, iskele, rıhtım gibi yerlere yatmak maksadıyla halat vermesi.
Bağlama Limanı : Ticaret gemilerinin kayıtlı olduğu ve her türlü tescil işlemlerinin yapıldığı limanlardır. Bağlama limanının ismi gemilerin kıç aynalıkları üzerlerine ve gemi isimlerinin altlarına yazılır.
Bahr : Deniz
Bahren : Deniz yolu ile; deniz ile
Bahreyn : İki deniz
Bahri : Denize ilişkin, denizsel
Bahr-i Ahmer : Kızıldeniz
Bahr-i Muhit : Büyük deniz, okyanus
Bahr-i Sefit : Akdeniz
Bahr-i Siyah : Karadeniz
Bahriye : Deniz Kuvvetleri
Bakla : Zincirin her bir halkası
Balast Gemi : Ambarlarında yük bulunmayan ticaret gemisi.
Balastlamak : Geminin dengesini sağlamak maksadıyla balast tanklarını doldurmak veya boşaltmak
Balb : Gemilerin baş bodoslamalarının su içindeki kısmında bulunan şişkinlik. Yeni gemi inşa tekniği olan Balb’lar, geminin ileri hareketi ile meydana gelen dalgaları küçültmeye ve suyun gemi karinasına olan basıncını azaltmaya yarar.
Balık Boyu : Ağzı kapalıyken balık başının ön ucu ile kuyruk yüzgecinin en uzun ışınının bitim noktası arasındaki izdüşüm uzunluğu.
Balıkçı Bağı : Bir halatı aneleye bağlamak için kullanılan bağ (Anele Bağı)
Balıkçı Gemisi : Yalnızca su ürünleri avcılığı veya depolanması veya işlenmesinde kullanılan, nitelikleri bu amaca uygun olan ve tonilato belgesinde balıkçı gemisi olduğu belirtilen ticaret gemisi
Balıklava : Halk dilinde balığı bol olan yerlere verilen ad
Balon : Trol gibi sürtünme ağlarda, torba ağzında mantar yerine kullanılan cam, madeni veya plastik şamandıra
Balon Usturmaça : Halattan, hasırdan veya sentetik malzemeden yapılmış, içi doldurulmuş veya şişirilmiş balon biçimli bir usturmaça çeşidi
Balon Yelken : Rüzgarın etkisi ile torbalanarak çalışan, alt yakası serbest, geniş hacimli üçgen biçiminde yelken
Balonlamak : Yelkenli gemilerde rüzgarı pupadan alıp seyrederken ana yelken ıskotalarının uzun tutulması sonucunda yelkenlerin rüzgarla dolarak yukarı doğru şişmesi
Baloz : Eskiden gemicilerin eğlenmek için gittikleri içkili ve müzikli yerlere verilen ad
Bamkiz : Deniz suyunun dolmasıyla oluşan buz kütlesi
Bandıra : Milliyeti gösteren sancak
Bando : Tutulmakta veya sağılmakta olan bir halatı aniden bırakmak veya indirilmekte olan bir cismi, bot, motor veya filikayı birden bire indirmek için verilen komut.
Bando Etmek : Mayna edilmekte olan filika, motor, bot gibi araçların suya 0.5-1 metre kala bando komutası ile suya oturtulmasıdır.
Bank : Deniz yüzeyine yakın ve zaman zaman tepeleri su yüzeyine çıkan sığlık ve kayalık yerlerdir. Deniz haritalarında bu gibi sığlıklar artı işareti konulmak suretiyle belirtilir.
Bank Şamandırası : Bankların sınırlarını veya yerlerini belirtmek için konulmuş olan ışıklı şamandıra.
Barabad : Ortası bir direkle bölünmüş iki kanatlı balık ağı
Baratarya : Kaptanın veya tayfaların gemi sahibini, armatörü veya sigorta ortağını bilerek zarara uğratması
Barbarişka : Tutulmakta olan bir halatın kaymaması için üzerine ince bir halat ile mezevolta alınıp gemi tarafına dolaştırılarak meydana getirilen bosadır
Barç : Nehir ve kanal yolu ile limanlara ticaret eşyası taşıyan veya personelin sürekli iskeleye bağlı olarak üzerinde yattığı ve çalıştığı saç veya ağaç tekne;yatak gemisi
Barça : Orta çağda kullanılmış yelkenli ve kürekli nakliye gemisi
Barınma : Fırtınalı havalarda en yakın limana girme veya kıyının korunmalı bir yerinde demirleme
Barko : Pruva ve grandi direkleri kapasorta mizana direği sübye donanımı olan üç direkli yelken gemisi
Barkobestiya : Pruva direği kabasorta, grandi ve mizana direkleri sübye arma ile donatılmış üç direkli yelken gemisi.
Barometre : Hava basıncını ölçen aygıt.
Basadora : Yelkenli gemilerde serenlere yelken saran ve yelkeni camadana vurmak için gemicilerin üzerine basıp yürüdükleri halat
Basita : Bir çeşit güneş saati
Basta : Aganta, dur komutu
Bastırmak : Deniz ve rüzgarın beklenmedik zamanda aniden çıkması
Bastika : Palangalarda kullanılan bir çeşit dilli makara.
Baston : Ana cıvadranın üzerinde ileriye doğu uzatılmış çubuk
Baston Ağı : Flokların indirilmesi sırasında, flokların denize doğru sarkmasını ve cıvadra üzerinde çalışan gemicilerin denize düşmelerini önlemek amacıyla cıvadra altına gerilen ağ.
Baston Bosası : Büyük bastonu yerinde tutmak için cıvadra destamorasından alınıp bastonun topuğundan dolaştırılan doblin zincir.
Baston Brakili : Ana cıvadra üzerindeki bastonun sabit tutulması için cıvadra ile baston üzerine sarılan zincir veya halat.
Baston Yeke : Dümen yekesinin boyunu uzatmak için yekeye takılan sağlam ağaç çubuk

Bunu da oku :  Denizcilik Terimleri 4

Baş : Bir teknenin ön ve ileri kısmı
Baş – Üstü / Altı : Baş tarafta güverte üstü / altı
Baş Bodoslama : Omurganın baş tarafından teknenin başını meydana getirmek için yukarı yöne doğru konulan ağaç parçası.
Baş Çalımı : Geminin baş tarafında omurgaya doğru görülen daralış
Baş Denizleri : Geminin rotasının aksi yönünden gelen denizler.
Baş Gönder : Geminin baş tarafındaki bayrak direği
Baş Halatı : Baş taraftan ileri doğru verilen halat
Baş Kasara : Genellikle gemilerdeki baş taraftaki yüksek kısım
Baş Kıç Vurmak : Bir geminin denizleri baştan alması durumunda baş ve kıçının batıp çıkması durumu
Baş Koltuk : Baş taraftan verilen koltuk halatı
Baş Makinist : 750-3000 kw gücü arasındaki ana makine ile yürütülen gemilerde çalışan, gemi makinelerinin çalıştırılması ile bakımı ve onarımından sorumlu gemiadamı
Baş Omuzluk : Kemere ile baş bodoslama arasındaki yuvarlak kısım.
Baş Omuzluk Hattı : Pruvadan itibaren nispi 045 derecelik hat
Baş Parima : Bir botun başüstündeki aneleye bağlanmış kısa halatı
Başaltı : Baş kasarayı meydana getiren kısmın alt tarafı. Genellikle personel için ayrılan kısım.
Başlı : Baş tarafın kıça nazaran daha batık olması
Başporsun : Gemilerde görevli en kıdemli porsun astsubayı
Başrüzgar : Gemi rotasının aksi istikametinden esen rüzgar.
Baştan Almak : Rüzgar ve denizlerin baş taraftan alınması.
Baştankara Etmek : Tekneyi bir sahile veya kumsala baş taraftan oturtmak veya yanaştırmak
Başüstü : Gemi ana güvertesinin gemi pruvasında kalan kısmı.

Batarya : Yan yana dizilmiş borda topları
Batık Şamandırası : Batık gemilerin yerlerini belli etmek amacıyla batığın olduğu mevkiiye koyulan yeşil, kırmızı ve siyah renkli şamandıra.
Bati Etmek : Bir şeyin altını üstüne çevirmek
Bayılma : Gemi veya deniz araçlarının herhangi bir sebeple sancak veya iskele tarafına yan yatmaları.
Baymak (Bayılmak) : Özellikle yelken seyrinde, rüzgar etkisiyle teknenin yan yatması.
Bedel Flaması : Gemiler arasında işaret sancakları ile muhabere yaparken üst üste bulunan sancaklardan herhangi birinin tekrar toka edilmesi gerektiğinde onun yerine toka edilen flama
Beden : Demirin anelesi ile memesi arasında kalan kısmı. Halatların iki çıması arasında kalan kısma da Beden denir.
Beden Bağı : Farklı burgatalardaki iki halatı birbirine bağlamak için yapılan bağ (Kamçı Bağı).
Bermuda Arma : Uzun bir direk üzerine yelken açmak için düşünülmüş arma tipi[Marconi arma] Bu tip armada yelken sereni yok ancak bumbası vardır.
Bez Manika : Gemilerde ambar veya makine dairesine hava vermeye yarayan bez baca
Bıyık : Büyük ve kontra baston ventolarını, bu bastonlardan açık bulundurmak için ana cıvadranın her iki tarafına destamoraya yakın olmak ve kemerelere paralel olarak bulunmak üzere konan serenlerdir. Bıyığın cıvadraya gelen tarafı çatallı olup, çatalbağı yapılmak suretiyle cıvadraya bağlanır.
Bindirme Kaplama (Basma Tiriz) : Armuz kaplamanın bir biri üzerine konularak yapılma şekli
Bindirmek : Bir geminin baş tarafından bir gemiye çatması veya karaya oturması
Bir Santim Batma Tonajı : Gemiyi paralel olarak bir santim batırmak veya bir santimetre yükseltmek için, konulması veya çıkarılması gereken ağırlık miktarı.
Birig/Birik : İki direkli ve kabasorta armalı yelken gemisi.
Birik : İki direkli tam serenli ve arması kabasorta donanımlı yelkenli tekne
Bita : Gemi veya yelkenli gemilerde halatların veya yelkenlerin iskotalarını volta etmek üzere güverte üzerine konulmuş küçük babalar. Genel olarak kurt ağızlarının gerisinde bulunur.
Bocalamak : Gemilerin fırtınalı ve denizli havalarda ilerlemeyip, yalpa yapmasını önlemek ve uygun bir zamanda aksi rotaya dönmek suretiyle denizleri kıçtan almak.
Boci : Yelkenli teknelerde pruvanın rüzgaraltına döndürülmesi ve rüzgarın kıçtan alınması için verilen komut.
Boci Alabanda Tramola : Teknenin pruvasını rüzgar altına çevirmek üzere verilen komut. İskotalar derhal fora edilir ve dümene basılarak dönüş yapılır.
Bocrum Bumbası : Bocrum yelkeninin açıldığı bumba.
Bocurum : Yelkenli teknelerde kıç bodoslama / kıç aynalık üzerinde bulunan direğe çekilen yelken
Bodoslama : Gemilerin baş ve kıçını oluşturmak üzere omurganın baş ve kıç tarafından kaldırılan ağaçtan veya saçtan yapılan sütun
Bofor Mikyası : Rüzgar kuvvetinin rakamlarla ifade edilmesi
Boğata : Ağaçtan yapılmış yuvarlak bir çeşit makara
Boğaz : Denizleri birbirleri ile birleştiren ve iki kara arasındaki doğal açıklıktan geçen deniz parçası
Boğmak : Şiddetli fırtınalarda selviçeleri kesilerek idare edilemeyen bir yelkeni halatla serene sarıp söndürmek
Boli Ağı : Altı büzülmeyen fanyalı çevirme ağı.
Bombarta : Başı, kıçı yuvarlak ve aynalıklı, iki direkli yelkenli gemi
Bonaçe : Sakin ve rahat hava, genellikle denizin ve havanın limanlık durumu
Borda : Geminin su kesiminden yukarıda kalan dış kısmı.
Borda Bordaya : Gemi ve deniz araçlarının bordalarını birbirlerine vererek yan yana yatması.
Borda Feneri : Sancakta yeşil, iskelede kırmızı olarak yakılan pruva pupa hattına 112,5 derece açılı fener
Borda İskelesi : Bir tekneye girip çıkmak için inip kalkabilen ve içeriye albura olabilen merdiven
Borda Mataforası : Her iki bordalarda bordalara dikey olarak bulunan ve gerektiğinde içeri dışarı albura edilebilecek durumda yapılmış olan mataforalar. Limanda denize indirilmiş vasıtalar bunlara bağlanır. Üzerinde personelin inip çıkması için şeytan çarmıkları donatılır.
Borda Patalyası : Borda ve su kesimini temizlemekte ve tiriz çekmekte kullanılmak için yapılmış altı düz bir çeşit bot
Bordadan Almak : Rüzgarın veya denizlerin gemi omurgasına dikey olarak gelmesi
Bordalamak : Denizdeki bir geminin veya sahildeki bir mevkiin, seyretmekte olan bir geminin kemeresi veya 090-270 nispi istikametinde bulunmasıdır.
Borina : Dört köşe yelkenlerin gradin yakalarının iskota yakasına yakın yerlerinde bulunan borina patasına İzbarço kasa ile bağlanan halat.
Borina Patası : Kare yelkenlerin gradin yakalarındaki matafyonlara halattan yapılan kaz ayağı sapanlar.
Borina Yakası : Dört köşe yelkenlerin direğe bitişik olan yakası
Borinata : Trinket yelkeninin borinasına verilen isim.
Bosa / Bosa Tutmak/ Bosaya Vurmak : Demir zincirlerini tutmak için güverteye sabitlenmiş mapalara bağlı ve uçları maçalı zincirler.
Boş Almak : Gevşek bir halatı germek maksadıyla fazlasını çekmek
Boş Vermek : Halatı kaçırmak
Bot Kalastrası : Güverteye alınan deniz araçlarının üzerine oturmaları için karinasını kavrayacak şekilde yapılmış ve güverteye sağlamca tespit edilmiş kalın ağaç.
Bot Mataforası : Botların güverteye alınmaları için bot kaz ayaklarının anelesinden bağlanıp kaldırılmasında kullanılan ufak matafora.
Bot Pusulası : Filika gibi ufak deniz araçlarında kullanılan elle taşınabilir seyyar, küçük mıknatısı pusula. Bunlara filika pusulası da denir.
Boyna : Ufak teknelerde dümen kullanılmadığı veya dümenin arızalı olması durumunda dümen yerine kullanılan kürek
Boyunduruk Yeke : Dümeni istenilen yöne basmak için genellikle kiklerde kullanılan iki uçları bastikalı ve ortaları dümen başına geçmek üzere yuvalı bir çeşit yeke
Bölme : Gemilerde birbirinden perdelerle ayrılmış ve birinden diğerine su geçmeyecek şekilde yapılmış iç kısımların her biri.
Bölme Kaportası : Bir bölmeden diğerine geçmek için kullanılan ve aynı zamanda iki bölme arasında sızdırmazlığı sağlayan kapılar.

Branda : Eskiden yelken yapılan bir cins kumaş yada kumaştan yapılan ve gemicilerin hamak olarak kullandıkları yatak.
Brasya : Serenlere yön veren donanım
Brasya Etmek : Serenlere yön veren donanımı kullanmak
Bumba : Genel anlamda yatay olarak kullanılan serenlere denir. Yan yelkenlerin altabaşo yakalarını gerip açmak üzere kullanılan serenlere de bumba denir. Bumbalar açıldıkları yelkenlerin isimleri ile anılır.
Bumba Yakası : Yelkenlerin bumba destekli olsun veya olmasın alt yakaları Direk yakası, Bumba yakası, Güngörmez yakası.
Bunker : Gemi ambarı.
Burgata : Halat ve zincir ebadını ölçmek için kullanılan bir ölçü 2,54 cm Bitkisel halatlarda çevre, çelik tel halatlarda çap ölçüsü.
Büküm : Halatın veya bir yomanın sağa veya sola doğru kollarının bükülmesi
Bülbül : Palangaların rigovalarının bağlanmaları için makaraların alt kısmına konan radansa veya yapılan kasalar
Büyük Amiral : Mareşalin Deniz Kuvvetlerindeki karşılığı
Büyük Baston : Ana civadra üzerine sürülen baston.

Bunu da oku :  Denizcilik Terimleri 2

Camadan : Camadan vurmak. Yelken alanının küçültülmesi. Klasik (direğe çekilen) ana yelken, bocurum, vb.lerde yelkenin indirilerek birinci (ikinci, üçüncü..) camadan matafyonlarından bumbaya camadan bağı ile bağlanması. Sarmalı yelkenlerde yelkeni kısmen açarak alan küçültmek.
Camadan Bağı : Bu küçültmeyi yapmada kullanılan bir bağ çeşidi
Camadan Fora Etmek : Bağları çözüp kısalmış yelkeni açmak
Camadan Kamçısı : Yelkenler üzerinde camadan için bulunan savlolar
Camadan Matafyonu : Camadan astarı üzerine açılmış deliklerin üzerine geçirilmiş madeni veya halattan yapılmış matafyonlardır.
Camadana Vurmak : Savaş gemilerinde pantolon paçalarının gemi içerisinde bir yere takılmaması için paçaların çorap içerisine sokulması.
Can Halatı : Filika mataforalarının cundalarından sarkan halat kamçılardır. Filika hisa veya mayna edilirken içinde bulunan personel bu halatlara tutunarak kendilerini korur ve filikanın ağırlığını azaltır.
Can Yeleği : Yüzücü kabiliyeti fazla olan maddelerden yapılmış olan ve insanın beli ile omuzları arasını saran, yelek gibi giyilen veya kemer gibi bel ile koltuk altına sarılan kurtarma aracı.
Cankurtaran Filikası : Denizde, can kurtarma maksatları için ağaç veya saçtan yapılmış yüzücü gücü fazla olan tekne. Cankurtaran filikaları veya motorlarının içerlerinde teknede bulunan kazazedelerin yaşam ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda yiyecek maddeleri ile kazazedelerin yaralarını tedavi için tıbbi malzeme ve işaret tabancaları gibi diğer lüzumlu malzemeler bulunur.
Cankurtaran Salı / Can Salı : Denizdeyken kazaya uğramış bir gemideki personelin kurtarılması için saçtan veya yüzücü gücü fazla olan ağaçlardan yapılmış sal. Cankurtaran salları gemilerin denize bakan taraflarında bulunurlar. Bunların denize bırakılmaları mekaniki bir tertibatla veya gemi battığı zaman kilit kısmındaki kimyevi maddenin erimesi sonucunda fora kancası açılır ve sal sephiyesi sebebiyle deniz sathına çıkar.
Cankurtaran Simidi : Denize düşenleri kurtarmak için çok hafif ve yüzer maddeden yapılmış, bir kişiyi tüm ağırlıkları ile birlikte taşıyacak dayanıklıkta, çevresinde tutunmak için halat donanımlı, uzaktan görünebilmesi için, turuncu, kırmızı veya sarı renkte, gece görünebilmesi için üzerinde reflektörü ve feneri bulunan, yuvarlak, simit biçiminde ve bir savloya bağlı echize.
Cayraskal : Ağır cisimleri kaldırmakta kullanılan bir çeşit palanga
Cayro Hatası : Hakiki kuzey ile cayro pusulanın gösterdiği kuzey arasındaki açı.
Cayro Pusula : Cayroskop esasından faydalanılarak yapılmış olan ve hakiki kuzeyi gösteren pusula. Cayro pusulalar arzın mıknatısıyetinden ve pusula yakınında bulunan madenlerden ve elektrik akımlarından etkilenmedikleri için daima hakiki kuzeyi gösterir.

Cephane Asansörü : Cephaneleri cephanelikten topların bulundukları yerlere kadar çıkarmak için yapılmış tertibat
Cephanelik : Gemi cephanesinin muhafaza edildiği genellikle su kesiminin altında bulunan özel yangın tertibatı alınmış bölmeler.
Cer Testi : Demirin veya demir zincirinin sağlamlığını kontrol etmek
Cevaz : İzin verme, izinli, olanaklı
Ceviz : Halatların çımalarına, halat kollarının örülmesi suretiyle yapılan düğümler. Cevizlerin kullanıldıkları yerlere göre muhtelif şekilleri vardır.
Ceviz Bağı : Halatların ucuna tutabilmek için veya süs olarak yapılan bir cins düğüm .
Cezir : Güneş ve arz çekimlerinin etkisiyle suların normal seviyelerin altına inmesi.
Cırgına : Kırılan bir direk veya serenin yanlarına ağaçlar koyarak birbirine irtibatladıktan sonra birkaç yerinden halatla sarıp kuvvetlendirmek
Cıvadra : Teknenin baş tarafında dışarıya doğru eğik olarak uzanan sabit seren.Genellikle yelkenli teknelerde flokları açmak için kullanılır.
Cıvadra Armadorası : Flokların selviçelerini bağlamak için yelpazelerin her iki taraflarındaki alabandalara konulmuş olan armadoralardır. Selviçeler alabandalarda bulunan deliklerden geçirildikten sonra bu armadora üzerindeki çeliklere bağlanırlar.
Cıvadra Çanaklığı : Cıvadra destamorasının hemen gerisinde bulunan ve ana cıvadraya sağlı-sollu tespit edilmiş olan ağaç kütükler.
Cıvadra Vardevelesi : Cıvadra üzerinde yürüyen personelin tutunmaları için gerili olan halat.
Cinblok : Vinç bumbalarının cundalarında bulunan tel veya zincirlerin geçtiği tornolar.

Cunda : Yatay serenlerin her iki başları, uç kısımları

Cunda Bastikası : Bir seren veya gönderin ucuna kanal açarak ortasına dil yerleştirerek oluşturulan sabit makara

Cunda Halatı : Seren yelkenlerini kuvvetlendirmek için dört kenarına dikilen halatın üst kenarına gelen bölümü

Cunda Kilidi : Cunda serenlerini, ana ve gabya serenleri üzerinde tutmak ve gerektiğinde serenlerin dışarıya sürülmelerini kolaylaştırmak için ana ve gabya serenleri üzerinde bulunan demir çemberlerden cundaya yakın olanı. Bu kilitlerden kaplama başına yakın olanına topuk kilidi denir.

Cunda Marsipeti : Seren cundalarına yapılan marsipet
Cunda Yakası : Seren yelkenlerinin seren uçlarına rastlayan köşeleri
Cunda Yelkeni Bastonu : Cunda yelkenlerinin açılması için Trinket, Mayıstra, Foa ve Gabya serenlerinin üzerinden dışa doğru sürülen bastonlar.

Çakar : Denizde açığa veya kıyılara yerleştirilen belirli aralıklarla yanıp sönen küçük fener
Çakı Cevizi : Silistreleri, düdükleri ve porsunların çakılarını bağlamak ve boyunlarında asılı bulundurmak için yapılan ve bir kolu hareketli olan ceviz.
Çalım : Geminin su kesiminden aşağı kısmının baş ve kıç bodoslamasına doğru darlaşması. Başa doğru olan darlaşmaya çalım, kıça doğru olan darlaşmaya kuruz denir.
Çalımlı : Başı yüksek ve yapısı dar olan tekneler
Çalkantı Sacı : Kısmen doldurulmuş tanklardaki mazot, motorin, su gibi maddelerin ağır denizlerde yalpalardan dolayı hareketini asgari dereceye indirmek için tankların içine dikey olarak konulmuş sac levhalar.
Çalpara : Gemilerin iç kısımları ile irtibatı olan deliklerden deniz suyunun içeriye girmemesi için deliklerin ağızlarına konulan ve bir tarafları menteşeli sac kapak.
Çamçak : Teknede biriken suyu toplamak için tahtadan yapılmış bir cins kepçe
Çanaklık : Yelkenli gemilerde gabya çubuğu kapelesinden gelen armaların yapılmasında personelin işlerini kolaylıkla yapabilmeleri için ana direk üzerindeki mauna ve gurcatalar üzerine konulan ve etrafı korkuluk puntelleri ile çevrilmiş platform. Çanaklıklar gözcülük maksatları içinde kullanılır.
Çanaklık Astarı : Çanaklığa değen yelkenlerin aşınıp yıpranmaması için yelkenlerin kıç tarafa bakan yüzlerine dikilen ikinci kat astar.
Çanaklık Çalımı : Çanaklığın çevresini oluşturan dairevi kısım.
Çapa : Zincire bağlı olarak denize atılan ve dipte çamura veya kuma gömülerek gemiyi istendiği yerde deniz üzerinde tutan demir.
Çapari : Bir beden üzerinde kösteklerle bağlı, ikiden fazla tüylü veya yemli iğne bulunan olta.
Çapariz : Yapılmakta olan bir işin veya manevranın yapılmasını engelleyici bir durumun ortaya çıkması sonucunda işin veya manevranın yapılmasının gecikmesini veya bir başka manevranın yapılmasını gerektiren durum.
Çapariz Vermek : Yapılmakta olan bir işin yapılmasını engelleyici harekette bulunmak
Çaresiz Bastika : Gemilerde dümen yekelerini gerektiği hallerde, bilhassa fırtınalı havalarda veya dümen arızaları sebebi ile dümene kumanda edilemediği hallerde dümeni bir taraftan diğer tarafa çevirmek için kullanılacak donanımların donatılması için alabandalara konulan bastikalara denir.
Çark : Gemilerin hareketlerini sağlayan makinalar
Çarkçı : Gemilerde makine kısmını yürüten kimse
Çarkçıbaşı : Harp gemilerinde makine bölümünün amiri
Çarmık : Direklerin her iki bordasına bağlanabilmesi için gerilmiş tel halatlar.
Çarmık Bükümlü : Bir fitil etrafında dört kolun sağa bükülmesiyle yapılan halat.
Çarter Mukavelesi : Taşıyanın navlun karşılığında deniz veya hava aracının tamamını veya bir kısmını yahut belli bir yerini taşıtana tahsis ederek eşyayı taşımayı taahhüt etmesi
Çatal Pin : Çelik veya bakırdan yapılmış birer uçları yumru diğer uçları yassı ve açık bir çeşit çivi
Çatana : Filika büyüklüğünde motorlu tekne
Çatma : İki veya daha fazla deniz aracının birbirleri ile çarpışması.

Çekek : Kayıkların karaya çekildiği yer veya gemilerin onarılmak üzere çekildiği karadaki bölüm
Çekek Yeri : Küçük deniz araçlarının karina bakımının yapılması için teknenin deniz içine indirilmiş kızak üzerine oturtularak sahile çekildiği hafif eğimli yer.
Çekme Ağ/ Çektirme Ağ : İki motor tarafından çekilerek, genellikle boğaz içinde uskumru avında kullanılan bir çeşit ağ
Çektiği Su : Bir geminin su kesiminden omurgasına kadar olan su derinliği. Bu derinlik başta, vasatta ve kıçta farklıdır.
Çene : Omurga ile baş bodoslamanın birleştiği köşe
Çıkarma : Belli bir yere asker gönderilmesi, indirilmesi
Çıma : Halat, elincesi veya yomaların uç kısmı
Çıma ile Gitmek : Bir geminin liman içinde halatlar vasıtası ile yer değiştirmesi
Çımacı : Yolcu gemilerinde geminin iskeleye yanaşması esnasında sahile halat veren, geri alan gemiciler
Çıpo : Özellikle admiraltı demirinde bedenin üst kısmından anelesinin altında geçen kollara dik olarak bağlanmış hareketli veya sabit ağaç veya metal kollar.
Çifte Demir (Çiftelemek) : Bir limanda tek demirde yatılırken havanın sertleşmesi veya fırtına çıkması durumunda demirin taraması veya zincirin fazla deste olması ihtimaline karşı ikinci demirinde atılarak her iki demir kalomaları birleştirilerek geminin iki demir üzerine bindirilmesi
Çifte İzbarço Bağı : İzbarço bağının daha kuvvetli olmasını istediğimiz zaman veya halatın çıması elimizde olmadığı zaman yapılan bağ
Çimariva : Yelken gemilerinde personelin armaya çıkmaları için verilen komuta. Personelin bir merasim için belirli bir düzen içinde gemi güvertesi üzerinde mevki almalarına da Çimariva denir.

Çördek : Yan yelkenleri ve flokları yerlerine kaldıran halatlara denir. Mantilya’da denilir.
Çördek Yakası : Seren yakalarının geriye bakan kısımları, üç köşe yelkenlerdeki en üstteki pik yakası
Çörek : Halatın ucundaki düğüm
Çözmek : Yelken açmak
Çubuk : Ana direklerin üzerine konulan ekleme direkler
Çürük Su : Pervanelerin hareketinden oluşan ve dümen suyuna karışan akıntı

Click to rate this post!
[Total: 1 Average: 5]
(Visited 14 times, 1 visits today)

Related posts

Leave a Comment